13 Eylül 2013 Cuma

Minimalist Çizgiler

Siyah ve beyaz.. Sadelik ve ferahlık.. Sanırım minimalizmi tasvir etmek için kullanılabilecek en net sıfatlar. Hepimizin bildiği gibi yalın bir dekorasyon, minimum düzeyde kullanılan objeler midir sadece minimalist dekorasyon?



Modern sanat, mimari ve müzikte ağırlığını koymuş bu akım, spyut dışavurumculuğun biçime ve duyguya verdiği aşırı öneme bir tepki olarak doğmuştur. Amaç, nesneyi sadece nesne özelliğiyle benimsemek, onu sembolik ve tarihsel olabilecek tüm anlamlarından ayrı tutmaktır. 


Renkler ille de beyaz, siyah, gri mi olmalı? Tabii ki değil. Ancak yalınlığı sadeliği vurguladığından büyük şeyler vaadetmeyen, kendi içinde bir netlik taşıyan bu renkler tercih sebebidir. Bunun yanında bu monotonluğu kırmak için düz ve abartısız aksesuarlarda canlı renkleri seçerek mekanı daha hareketli kılabilirsiniz.


Canlı yeşil burada hem düzlüğün sıradanlığını kırmış ve hem canlı bir hava katmış.


Koyu gri, açık gri, antrasit, beyazlarla ahşaplarla kombinlenirse daha günlük ama tarz bir hava yakalanır.

İşte yalınlığın son noktası... Bir duş, mazgallar ve su sıçramasını önlemek için tek, düz bir cam. Nesnenin nesneliğine en net vurgu ;)



Minimalizmin bir diğer eşlikçisi de metallerdir aslında. O net duruşu metal kullanımıyla destekleyebilirsiniz.

"Less is more, az çoktur" diyoruz ya bazen. İşte bu şık banyo tam da bu terimi doğrulamak için tasarlanmış sanki.


Yine metal kullanımına dikkat çekerim.



Ben bile her ne kadar minimalist tarzdan hoşlanmasam da zaman zaman bu akımın dinginliği beni çekmiyor değil... Sizce?

7 Eylül 2013 Cumartesi

Huzurla Sallanan Mayışık Sandalyeler

Kim sevmez ki oturduğumuz anda bizi gevşeten huzur veren, belki de çocukluğumuzun oyuncu yanına götüren sallanan sandalyeleri? Kimsenin itiraz edeceğini düşünmüyorum. Bir dönem özellikle yazlık evlerde bambu çeşitleri pek yaygın olan bu koltuklar sessiz sedasız bir şekilde modernleşti, fonksiyonel ve estetik yönü gelişti. Epeyden beri artık yazlıklarda bile fazla tercih edilmeyen bu şirin sandalyeleri tekrar gözden geçirme vaktidir sevgili takipçilerimmm.. Biraz araştırma sonucunda gördüğüm herkesin dekorasyon tipine uyabilecek kadar bol çeşitte üretilmeye başlanan bu koltuklara bir şans verip neler yapabileceğimize bir bakalım... 


İşlevsellikte bir numara sanırım! :) hem kendinizi dinlendirirken hem bebeğinizi uyutmak, hem de yorulmadan, büyük bir nimet olsa gerek :) anne adayları bu koltuğu ciddi ciddi düşünmeliler

Kitapkurtlarını manevi olarak göklere çıkartabilecek bir sallanan sandalye.. Hem okuyorsunuz hem dört başınız kitap. Bundan güzeli bulunmaz herhalde... Yalnız görünüm biraz sert, oturma kısmı yumuşak bir materyalle kaplansa muhteşem olur.

Klasik bir model gibi görünse de metal kolçak ve ayaklarıyla çağdaş bir duruş yakalamış.

Fonksiyonellikte ve modernlikte son derece iddialı bu modeli her yere çeker taşır kullanırsınız, kitap okur, herhangi bir işle uğraşırken de ışığından yararlanabilirsiniz.

Barcelona koltuklardan kesinlikle daha rahat ve sevimli bir görünümü olduğunu itiraf etmek gerek. Evinizin bir köşesine rahatlıkla koyabileceğiniz kararında bir tasarıma sahip.

Romantik çiftler için paha biçilemez sanırım :) Her daim yan yana göz göze olmayı tercih ediyorsanız sizin için biçilmiş kaftan!

Ama bu çok sevimli değil mi? Çok da konforlu görünüyor. Bunun içindeyken insan kendisini ceviz kabuğundan yatağında uyuyan parmak kız gibi hissedebilir :)

Sallanan sandalye salonda, oturma odasında veya bahçede olacak diye bir şart yok! Odasında bir fark yaratmak isteyen çocuğunuza tavandan asmalı bir model seçebilirsiniz.

Bu koltuk-yatak bahçede olsun, bütün gün uyunur, hak veriyorum. 

Klasikten vazgeçemeyenlere...

Modern bir koltuk daha... Yumuşacık minderine gömülüp keyif yapmak için ideal.

Yine çocukların veya gençlerin odalarında kullanılabilecek geometrik formlu bir salıncak.

Siz en çok hangisini beğendiniz? Evinizin neresinde kullanmayı tercih edersiniz? Paylaşın birbirimize esin kaynağı olalım ;)

El Yapımı Makarna Show

Yine bir itiraf saati. Verdiğim bir sözü unutmuşum sevgili okuyucularım. Taaa nisan ayında yazdığım "çiçekli sofralar" postunda bir yemek tarifi sözü vermişim de sonradan çıkmış aklımdan. Öncelikle bu gecikme için bir özür benden size... Eski yazılarımı karıştırırken tesadüfen rastladım ve gerçekleştirmediğim için utandım :(

Son postlarıma bakan burayı yemek blogu sanacak ama tamamen denk geldi. :) Hiç vakit kaybetmeden el yapımı makarna showumuzla ilgili detaylara geçeyim. İşte tam da bu aşamada ufak bir not daha paylaşayım. Üzerinden epey zaman geçmiş olmasından dolayı o günün tüm görsellerine ulaşamadım. O yüzden sizinle el yapımı makarnayı öğrendiğim günün görsellerini de ekleyerek paylaşacağım. 

Eşim de ben de mutfağa biraz fazla meraklıyız. İstanbul' daki Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı ve İngiltere kökenli City&Guilds' ten akreditasyonlu özel aşçılık okulu olan Mutfak Sanatları Akademisi' ni duymuşsunuzdur. Evlenmeden önce eşimle buranın profesyonel kurslarının yanı sıra düzenlediği günlük birkaç workshopuna katılmıştık. El yapımı makarna kursu da bunlardan biriydi.

Bir kez kendi yaptığınız doğal makarnanın lezzetine alıştıktan sonra hazır satılan makarnaların yavan tadına inanamayacaksınız, üstelik yapımı da kolay. İlk yapmanız gereken makarna hamuru açma makinası almak. Paşabahçe ve Esse' de farklı türevlerini bulabileceğiniz gibi (ki bunların en prestijlisi Kitchenaid' in her tür makarna şeklini çıkarabileceğiniz aparatıdır) Eminönü' ndeki pastacılık malzemeleri satan mağazalarda 50 TL gibi uygun bir fiyata da en temel işinizi görecek olanını bulabilirsiniz.

Bizim makarna showumuzda makarnanın eşlikçisi kabaklı somondu. Bu tarifi de biliyorsunuz instagram ve pinterest' i kurcalamaktan epey hoşlandığım için yine böyle bir keşif turunda Merve Terim Çetin' den aldım.

Makarna Malzemeleri: (6 kişilik)
400 gr buğday unu
4 yumurta
Biraz tuz
Zeytinyağı

Kabaklı Somon Malzemeleri:
750 gr somon
3 adet orta boy kabak
4-5 adet taze soğan
Dereotu
Sıvıyağ
Bir paket krema
1 limon suyu 
Tuz

Makarnanın tüm malzemelerini yavaş yavaş ekleyerek hamuru iyice özleşene kadar yoğuruyoruz. İşlem bitince streç folyoya sıkıca sarıp yarım saat kadar buzdolabında dinlendiriyoruz. Bu arada somonları kuşbaşı doğrayıp kabakları şeritler halinde kesin hazır beklesin. 


Sizin hamurunuz bunun iki katı kadar olacak çünkü kursta yaptığımız yarı ölçüydü

 Makarna açma makinesinde derece derece ilerleterek istediğiniz kadar inceltebilirsiniz hamuru. 

Sonrasında daha ufak parçalara ayırıp ister spaghetti ister linguine bıçaklarından geçirerek makarnaya son şeklini veriyorsunuz. Yalnız her aşamada hamurun üzerine hafif hafif un serpin ki yapışmasın. Linguine yapıp kenara ayırdıklarınızı da her eklenen parçada havalandıra havalandıra unlayın.

Ve makarna hamurumuz hazır. İsterseniz buzdolabı poşetine atın buzlukta saklayın, ister kurutun öyle saklayın. Bir pişirme notu: Hazır makarnalardan daha kısa sürede pişiyor, 7-8 dakika yeterli bilginiz olsun. Makarnamızı pişirdikten sonra somonlara dönebiliriz. Unutmayın ki somon her şekilde çabuk pişen bir balık o yüzden tüm malzemeler yanınızda hazır nazır beklesin ve eklensin. Bu sebepten dolayı da kabakların şerit halinde ince doğranmış olması önemli aksi takdirde somonlar çoktan pişer kabaklar çiğ kalır. Geniş bir vok tavada sıvıyağda kabaklar, dereotu ve soğanlar birkaç dakika çevrilsin. Sonrasında somonları ekleyin çiğden tatlı pembe renge dönerken krema ve limon suyunu da ekleyin. Biraz daha ekşili tatlardan hoşlanıyorsanız yarım limon suyu daha ilave edebilirsiniz. Hepsi piştikten sonra makarnalarınızla beraber servis edebilirsiniz. Misafirlere ikrama nasıl daldıysam o telaşta bitmiş halini fotoğraflayamamışım ne yazık ki :( Ama size şimdiden afiyet olsun :)

O günkü soframın görseli.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...