düğün-hazırlıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
düğün-hazırlıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2014 Çarşamba

Düğün Dosyasında Neler Vardı?

Yaz başında başladığım, peyderpey yazarak araya birbirinden renkli röportajlar katarak zenginleştirdiğim ve umarım sizlere de faydası olduğunu düşündüğüm dosya aylara yayıldığından hepsini bir yerde toplayayım, ararken zorluk yaşamayın dedim. Aşağıda dosya kapsamındaki tüm yazıların linkini en başından itibaren bulabilirsiniz.



Gelin buketi için referans olması açısından daha önceden Byoğuzhan ile yaptığım röportajı da ekliyorum. Buradan ulaşabilirsiniz.


Keyifli okumalar ve kolay bir düğün hazırlık süreci diliyorum herkese...

2 Kasım 2014 Pazar

Düğün Dosyası: Balayı

En güzel tatil mi demeli, en anlamlı tatil mi demeli, en yorgunluk atılan tatil mi demeli balayına pek bilemedim. Ancak nereye giderseniz gidin, oranın sizin cennetiniz olacağı kesin. Özellikle de eşinizle bekarken tatile çıkmadıysanız bambaşka bir deneyim sizi bekler.

Peki neler yapmalı balayında, nereye gitmeli? Gezmeli mi, yatıp güneşlenmeli mi? Düğün dosyasını tamamlamadan önce bu konuda da birkaç sözüm olsun istedim hele ki gezi yazıları da yazıyorken...



Eşimle tercihimiz hiç tereddütsüz "dinlenmek" üzerine olmuştu balayında. Çünkü malum evlilik hazırlığı için 10000 parçaya bölünüp çoğu da hayatınızda ilk kez uğraştığınız şeyler olunca vücut ayrı yoruluyor, beyin ayrı. Denizi çok sevmeme rağmen 3-5 yıl deniz tatili yapmadan sadece kültür turu yapabilirim diyenlerdenim aslında. Ama söz konusu balayı olunca havlu attım elbette ve çookk uzun yıllardır hayalini kurduğum gibi tropik bir ada tercih ettik.

Egzotik kayalıklarının da kattığı hava cezbettiğinden bir ara aklımız Seyşeller' e epey kaymıştı ama son kararımız Maldivler oldu. Bunun detayına fazla girmeyeceğim Maldivler gezi yazımı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. 



Eğer yine tropik cennet olsun ama Hint değil de Büyük Okyanus olsun diyorsanız Bora Bora Adaları da bir tercih olabilir. Tabii Türkiye' den yaklaşık 26 saatlik aktarmalar içeren bir yolculuğu göze almanız gerekecek. 


Sanıyorum bu çift yeni düğün sonrası trendi "trash the dress" yapmakta :) İçeriği ise düğünde nasılsa işi biten gelinlikle olağandışı ortamlarda poz vermek ve gelinliği çöpe çevirmek, bir anlamda. 

Dedikodudan konumuza dönersek gezmeden tatilde olduğuna inanmayanlar kültür turlarını tercih edecek elbette. Bunun için de hem romantik hem de tarihi bir ambiyans sağlayacak yegane yerlerden biri de Kapadokya. 



Artık sayıları çokça olan lüks mağara otellerde konaklayıp kendinizi binlerce yıllık tarihin derinliklerinde bulabilir, sabah gün ağarmadan uyanıp fantastik bir balon turuyla muhteşem anlar yaşayabilirsiniz.  



Peki suyun, ışıkların, zarif gondolların, enfes yemeklerin, hele ki karnaval dönemine rastladıysanız bir masal diyarına ne dersiniz? Venedik masalı. Dünyanın balayı için en çok tercih edilen şehirlerinden biri belki sizin de hayallerinizi süslüyordur.

  Bir dipnot vereyim, özellikle balayı için gidiyorsanız oteliniz kesinlikle ada üzerinde olsun. Ayrıca bu ay Roma gezi notlarım gelecek, ardından da Venedik ve Floransa ;) 

Paris eşittir aşıklar şehri, aşıklar şehri eşittir balayı şehri. Bu romantik şehirde her şey aşka çanak tutarken başka neresi düşünülebilir ki? 


Gezmenin dozunu biraz daha abartıp macera yaşamak isteyenlere ise hayalimde bambaşka bir teklifim var: Finlandiya' da Lapland bölgesine giderek kar gibi soğuk ama kaynaştırıcı bir ortamın eşliğinde tarifsiz güzellikteki kuzey ışıklarını izleyebilirsiniz. 


Bu liste aslında daha çoookk uzayıp gider. Ben sadece birkaç küçük fikirle destek olmak istedim. Gerisi sizin tercihlerinize ve paşa gönüllerinize kalmış :) Şunu unutmayın düğün süreci ne kadar yoğun, zor ve stresli geçerse geçsin, tünelin sonundaki o balayı tam bir ballı kaymak oluyor ya da İngilizce' de çok sevdiğim bir tabirle icing on the cake ;)

Sevgiler...

30 Ekim 2014 Perşembe

Düğün Dosyası: Chintemani Mücevher ile Röportaj #10

Bir düğün dosyası mücevherden söz edilmeden tamamlanmış sayılabilir mi? Hiç sanmıyorum. O ışıltılı dünya, pırıl pırıl taşlar, göz alıcı montürler ve hayalgücü sınırları neyse oralarda dolaşan estetik...

Bu sebeple geçen gün Instagram' dan duyurduğum mücevher söyleşisi için sizi çok özel bir yere götürüyorum. Nuruosmaniye' deki Chintemani Mücevher' e. Ortakları Aret Gültaşyan ve Aynur Güven ile tanıştırayım sizi...



Decoridea: Sizi tanıyabilir miyiz? Kaç yıldır bu işin içindesiniz? Takı eğitimi almış mıydınız?

Aynur Güven: Güzel sanatlar seramik bölümünden mezununum. Mezuniyetimden beri bir şekilde bu sektörün içindeydim. 10 yıldır da Aret bey ile de beraber çalışıyoruz. Firmanın hem ortağı hem tasarımcısıyım. 

Aret Gültaşyan: Yaklaşık 40 yıldır bu sektördeyim, bu benim baba mesleğim esasen, o yüzden ben işin alaylı kesimindenim. Kapalıçarşı zaten malum hayat üniversitesi olarak bilinir.



D: Neden Chintemani? 

Aynur Güven: Chintemani bir Osmanlı motifinin ismi, padişahları koruduğuna inanıldığı için kaftanlarda da sıkça kullanılmış. İlk çıkışımız "İstanbul" ve "3 İstanbul" Koleksiyonlarıyla olmuştu. İsim ve yine motiften esinlenmiş olduğum logomuz bu konseptle çok uyuştuğu için Chintemani isminde karar kıldık.



D: Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Aynur Güven: Aslında şu an ilk olarak başladığımızdan biraz daha farklı bir çizgideyiz. Daha günlük, trendleri takip eden, modern kadının günün her saatinde taşıyabileceği farklı malzemeleri buluşturan bir tarzımız var.

D: Tasarımlarınızı ortaya çıkarırken nelerden ilham alıyorsunuz?

Aynur Güven: "İstanbul" ve "3 İstanbul" koleksiyonlarında her bir parça için tarihten esinlenilmişti, herbirinin ayrı hikayesi vardı. Şu an hazırladığım koleksiyonlarda çıkış noktası genellikle tek temalı. Trendler de tabi bu konuda önemli bir yol gösterici bizim için.

D: Koleksiyonlar bir temadan mı yola çıkıyor yoksa ayrı hikayeleri mi var?

Aynur Güven: Genellikle şu an bir temadan yola çıkıyoruz. Ancak İstanbul gibi çok profilli bir koleksiyonda hepsinin kendi öyküleri var elbette.



D: Diğer mücevher tasarımcılarından farkınız nedir?

Aret Gültaşyan: Bir kere herkes kendini tasarımcı ilan etmiş durumda! :) Gerçekten farklı bir şeyler yapabiliyor olmak önemli. Örneğin, Aynur Hanım akla gelmeyecek malzemelerden takılar üretip taşlarla onları buluşturur.

Aynur Güven: Kendimi ve tasarımlarımı objektif olarak anlatabilmek her zaman zor gelmiştir bana. Böyle bir soruyu dışarıdan biri yanıtlasa daha doğru bir cevap alınır belki. Ama bir yandan trendleri takip ederken bir yandan da zamansız mücevherler tasarlayabilmek önemli diye düşünüyorum. Düşünülmemiş olanı düşünüp uygulamak, ilk olabilmek, farklı malzemeleri en doğru şekilde bir araya getirebilmek çok önemli. Bunları yapabildiğime inanıyorum, belki de farkım budur.

Aret Gültaşyan: O yüzden diyorum ya herkes "tasarımcıyım" diyor ama o tasarımcıların çoğu gelip Aynur Hanım' a fikir danışır. 



D: Kişiye özel tasarımlar da yapıyorsunuz bildiğim kadarıyla?

Aynur Güven: Evet, müşterinin talebi ve beklentileri doğrultusunda eskiz çalışmaları yapıyoruz. Beğeni durumuna göre tekrardan eskizler şekilleniyor ve nihai halini alıyor.

D: Gelin adayları düğün takısı seçerken nelere dikkat etmeli? Gelinlikle uyum mu önemli her zaman kullanılabilecek bir model mi olmalı?


Örneğin bu iki model kişiye özel çalışmalarımızdandı.


Aret Gültaşyan: Bence her zaman kullanabileceği bir şey olmalı ve kişinin genel tarzıyla da uyumlu olmalı. Ama kimileri elbette daha nadide parçalar isteyebiliyor.

Aynur Güven: Mücevher de giysi gibi kullanıcının kişiliğinin bir parçası, bu nedenle uyumlu olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak düğün sonrası tamamen kenara konup unutulan bir parça da olmamalı.

D: Bu yılın trendleri neler?

Aynur Güven: Barok tarz ön planda şu anda ve çok renkli. Arabesk parçalara ve mitolojiden esinlenen öğelere rastlıyoruz ayı zamanda. Tarihsel imgelemler çokça yer alıyor mühürler, madalyonlar, bayraklar, haçlar. Çok iri küpeler ve bilekliklerle de sonuna kadar gösteriş vurgulanıyor. Art-deco aslında hep vardı ama daha da parlamaya başladı renkli taşlarla beraber.

Aret Gültaşyan: Farklı materyallerin taşla birleşimi var. Altınlar renkten renge giriyor. Beyaz ve rose goldun yanında mor kaplama bile mevcut, metallerin renklendirilmesi ön planda.




D: Rose gold hakimiyetini sürdürecek mi?

Aynur Güven: Altının yanı sıra deriler, çelikler ve daha birçok malzeme modellere eşlik ediyorken rose goldun da hakimiyetinin sürdürmemesi için hiçbir sebep yok bence.

D: Üzerinde çalıştığınız yeni bir koleksiyon var mı? İpuçları alabilir miyiz?

Aret Gültaşyan: Yeni koleksiyon üzerinde çalışmalarımız başladı. Daha gündelik, her zaman takılabilecek ama aynı zamanda mücevheri günlük kullanımda daha da yaygınlaştıracak parçalardan oluşacak. 

D: Son olarak eklemek istediğiniz?

Aret Gültaşyan: Düğün hazırlığı yapan herkese kolaylıklar dileriz, biz her zaman buradayız, gelinlere seve seve yardımcı oluruz tercihlerinde.

D: Bu keyifli söyleşi için çok teşekkürler...

Chintemani Mücevher iletişim için 0212 519 05 15 nolu telefondan veya aretgultasyan@chintemani.com ve aynurguven@chintemani.com mail adreslerinden ulaşabilirsiniz.  Ayrıca Instagram hesaplarını takip etmek için buraya tıklayabilirsiniz. 
Adres: Şerefefendi sokak Altun Center No:24 Kat:2/3 Nuruosmaniye - Fatih / İsanbul

Şimdi biraz Chintemani modelleriyle baş başa bırakıyorum sizleri...









7 Ağustos 2014 Perşembe

Düğün Dosyası: Gelin Hamamı ve Bridal Shower

Yola düğüne dair her şey diye çıktım madem, bu uğurda yaşanabilecek uygulanabilecek her etaptan bahsetmek düşer bana... 

Kutlamaların düğünden önceki son 2 etabı aslında çok göreceli ve çoğu kişi her ikisini de uygulamıyor bile. Ancak özellikle de gelin hamamı es geçilmemeli bana kalırsa. Eski bir geleneğin vücudu bu kadar yenileyip tazeleyerek bu önemli güne hazırlama ritüelini yaşamak gerekli diye düşünüyorum.

Peki nereler sunuyor bu gelin hamamı seçeneklerini?

* Son zamanların en ünlüsü Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı. Yakın zamanda yenilenip tadilattan geçen böylesi tarihi bir mekanda böyle geleneksel bir ritüeli yaşamak kesinlikle çok anlamlı olur. Gelin hamamı paketi dahilinde neler olduğunu 0212 517 35 35 nolu telefondan öğrenebilirsiniz. Mekanın bir de restaurant bölümü bulunuyor.



* Swissotel The Bosphorus: Pürovel SPA kapsamında çok da keyifli bir hamama sahip otel gelin hamamı hizmeti veriyor. İkramlıklar üzerinde otel yetkilileriyle görüşüp her detayı halledebiliyorsunuz. 0212 326 1100



Mekanlar genelde catering ve yemek hizmetini sunduğundan size kalan misafirlerinize vereceğiniz hediyelikleri düşünmek! Kese, lif, terlik, peştamal, lavanta veya zeytinyağ özlü sabunlar, duş jeli gibi hamam malzemeleriyle doldurulan minik sepetler tercih edilebileceği gibi benim tercihim hamam taslarında bunların sunulmasıdır. Ee madem mekanımız hamam, konseptimiz temizlik, her şey birbiriyle uyumlu olmalı, değil mi ama?



Amerika' dan ithal diğer organizasyonumuz ise bridal shower, baby showerın gelin versiyonu diyelim. Burada yine gelinin kız arkadaşları ve kardeşleri iş başında, ondan habersiz bu etkinliği düzenliyorlar. 


Geline hazırlanan taht en önemlisi; süsleyebildiğiniz kadar süsleyin. Belki tepesine danteller örülü romantik bir şemsiye bile kondurabilirsiniz.

Bu organizasyonun en eğlenceli kısmı oyunlar. Sayısız bridal shower oyunu mevcut ama en bilinenlerinden biri bingo.

Çiftle veya sadece gelinle ilgili sorular hazırlayıp kazanana minik ödüller verebilirsiniz.


Anı defteri yerine yeni evlenecek geline tavsiyelerin yazılacağı esprili bir defter daha eğlenceli bir seçenek olabilir.


Çok büyük bir organizasyon şart değil. 15-20 kişilik bir grubunuz için bile herhangi bir mekanın bir köşesini şenlendirebilirsiniz.

17 Temmuz 2014 Perşembe

Düğün Dosyası: Kına ve Bekarlığa Veda

Bekarlığa vedalar ve kına organizasyonları evlilik aşamasının en eğlenceli kısımlarından biri kuşkusuz. O muhteşem güne hazırlanırken kız kıza yapılacak son eğlence, kurtların döküleceği bu neşeli gece için hepimiz bir şekilde heyecanlanırız. Kimimiz kınayı fazla geleneksel bulurken bekarlığa veda ile yetiniyor, kimisi de anlı şanlı bir tören istiyor.



Her süreçte olduğu gibi bu alanda da yardımınıza hızır gibi yetişecek firmalar söz konusu, ki yakında bununla ilgili bir röportaj geliyor. Ancak dilerseniz tüm aşamaları kendiniz de planlayabilirsiniz. 



Kendimden örnek vereyim; ben ne sadece bir bekarlığa veda istemiştim ne de fazlasıyla detaylı bir kına şatafatı. Yakın arkadaşlarımın ve birinci derece akrabalarımızın katılımıyla ufak çaplı bir davet gerçekleştirmiştik. Sanal ortamda hazırladığım davetiyemin fotoğrafını kınada olmasını istediğim "Osmanlı" konseptine uydurmak adına Galata' daki Giyçek Fotoğraf Stüdyosunun yolunu tuttum. Burayı duymuşsunuzdur, ister sultan ister cariye, paşa, yeniçeri ne olmak isterseniz o kıyafeti giyip, role girmeniz yeterli, gerisinde çok eğlenceli kareler çıkıyor ortaya. Ben çektirdiğim bu fotoğrafı davetiyenin dışında mekanın girişinde karşılama afişi olarak da kullandım.



Mekanı, programını önceden de gittiğim ve eğlendirdiğini bildiğim için Levent' teki Ziyade Fasıl olarak belirledim. Canlı fasıl ekibinin yanında çıkan danseden çiçekçi kızlar, dansöz, davul şovu ve gece 12' den sonra devreye giren DJ hepimize eğlenceli saatler yaşattı. Mekan kendi süslerini kullandığından ve tüm bu koşturmacalı zamanlarda aklımı daha fazla detayla kurcalamak istemediğimden onlarınkinde karar kıldım. 



Kınaların iliştirildiği çiçekli şeker kutularımı canım arkadaşım Burçak ve annesi tek tek hazırlamışlardı, eee herkes bir ucundan tutuyor böyle zamanda :)

Yine temaya uyması açısından Logolu Çikolata' ya padişah ve Hürrem resimleri baskılı çikolatalar sipariş ettim, kısa sürede adresinize problemsiz bir şekilde gönderiyorlar, gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz.

Ne mi giydim? Kınada kırmızı giyilir mottosunu yıkmaktı hedefim :) bu yüzden katlı anvelop etekleri olan mini bir fuşya elbise tercih ettim.


Bundan sonra giymeyi planladığım Kosova göçmeni olduğumuz için geleneksel kıyafetimiz çityandan önce annemle kardeşimin sürpriziyle karşılaştım. Elbisemin tonlarında fuşya bir Hint sarisi ayarlamışlar :) Durum bu olunca taktım takıştırdım Hintli moduna girdim.




Babaanelerimiz, anneannelerimizin eskiden gelinlik olarak giydikleri çityanlarımız artık kınalarda giyiliyor bizler tarafından. Ve yanlarımdaki kaftanlı kızlarım da davetiyede yazdığım gibi "kaftanınızı kapın gelin" çağrıma uyanlar :)

Konumuz kaftan olur da hediyelik kaftan olmaz mı? Ah bu seramik kaftanları bulana kadar az mı gezmiştim. Şimdi elimizi sallasak envai çeşidine çarpıyoruz halbuki. 

Benim kınam genel hatlarıyla böyleydi ancak bu postu tamamen kendi kınama çevirmeden hemen başka örneklere de geçmek istiyorum. 







İster Osmanlı teması olsun, ister Hint, seçim sizin... 





Siz siz olun bu süreçte her kafadan çıkan milyonlarca sese kulak asmayın, bu sizin gününüz, nasıl içinize siniyorsa öyle oldurmaya bakın yeter ;)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...