sade etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sade etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Nisan 2014 Pazartesi

Uzakdoğu, Zen ve Sakuralar

Yatıştırıcı, sakin bir müziğin etrafınızı sardığı, aydınlık ve yalın döşenmiş bir odada kim huzur bulmaz ki? O sebeple çok yoğun ve karmaşık iş hayatı olanlara hep Uzakdoğu' nun dingin stilini tercih etmelerini önermişimdir. 


Haftaya renkli bir başlangıç yapmak için severek takip ettiğim blogger Sergül Kato' nun blogu için Japonya' da fotoğrafladığı sakuralara yer vermek istiyorum. Sakura kiraz çiçeği demek, baharın gelişini de müjdelediği için Japon ve Uzakdoğu dekorasyon detaylarında sıkça karşımıza çıkar. (Sergül Kato' nun blogu için buraya tıklayabilirsiniz.)


Aslına bakarsanız Uzakdoğu geniş bir kavram. Ben de bu yüzden bu konuyu üçe ayırmaya karar verdim. Dosyamızı bugünkü Zen felsefesiyle açıyoruz, yarın "Chinoserie" ve çarşamba günü ise "Zen Bahçeleri" ile tamamlayacağız.

Koyu renk açık renk hiç farketmez, önemli olan sadelik ve yalınlıktır. Abartıdan uzak, düz hatlı mobilyaların hayat veren renklerde ancak yine sade objelerle kombinlenmesi tam da Uzakdoğu felsefesini ortaya koyacaktır. 

Tapınakların baş tacı Buddha heykellere yer vermeden olmaz tabii ki. Buralara seyahat eden çoğu turist de evine irili ufaklı bu büstlerden almadan pek dönmez.

Doğal malzemeler kullanmak doğayla iç içe yaşamanın bir diğer gerekliliğidir aslında. Hantal olmayan ahşap mobilyalar, bambularla rahatlıkla bir arada kullanılabilir.

Bu fotoğraf tam bir özet gibi. Arka planda sakuraların can kattığı yatak odasında koyulu açıklı kullanılmış doğal malzemeler, orkide, ruhunuzu ferahlatması için kokulu bir mum ve büst. 


Bu görsel aslında doğunun biraz daha oryantalist tarafını yansıtıyor. Tercih edilen yastıkların renkleri ve desenleri bunu vurguluyor. Tabii Çin veya Japon harfleri, dragonlar ve ying yangsız bir Uzakdoğu dekorasyonu olabilir mi?





Camlarla şeffaf geçişler yaratılarak alanlar daha da ferahlatılır. Bir diğer amaç da doğayı iç mekanlara katmaktır.

Doğal malzemeler daha nasıl bir yoğunlukta kullanılabilirdi ki? Paravan görevi gören bambular, tahtadan havluluk ve bir kayalıktan koparılmış kadar doğal taş lavabo. Kusursuz!

Özellikle banyolarda uygulanacak bu tarz kesinlikle temizlik hissini de vurguladığı için tercih edilmeli diyorum.


Az ve gösterişsiz eşyalar, yok denecek kadar az yer tutan aydınlatmalarla pozitif enerjinin mekanlarda rahatça dolaşabilmesi temel amaçtır zen felsefesinde.

Doğu kültürünü betimleyen görsellere de duvarlarda sık sık yer verilir, tabii ki yine en yalın haliyle.

İşte bunlar da Uzakdoğu sofraları. Benim gibi hep aynı ortamda aynı eşyalarla yemek yemekten sıkılanlardansanız mutlaka arada bu sadeliğe de sofralarınızda yer vermelisiniz.




Bitkilerin ön plana geçtiği ama göz yormayan bir dekorasyon.

Ayrıca bitki demişken, son günlerin yeni trendi bir kaktüs türü olan succulentlerin irili ufaklı cam fanuslar içinde sergilenmesi zen dekorasyonunuza çok güzel bir eşlikçi olacaktır.



Daha fazla görsel için Pinterest hesabımızdaki boardumuzu ziyaret edebilirsiniz. Yarın aksesuar detaylarındayız. Chinoserie! Takipte kalın... Mutlu bir hafta olsun hepimize...

7 Haziran 2013 Cuma

Fabrika Görünümlü Evler - Rustik Endüstriyel

Son birkaç yıldır ağırlıkla cafelerde, ofislerde ve hatta artık evlerde sıkça karşımıza çıkan bir dekorasyon akımı var: Rustik endüstriyel. Geçen gün de Decoridea Facebook beğeni sayfasında örneklerini paylaştığımız bu akıma bir göz atalım. 

Nedir bu fabrika görünümlü evler ve rustik endüstriyel? Bir mekan düşünün ki içine girer girmez göz yormayan net bir dizayn karşılasın sizi; bir yandan köşedeki davetkar ham ağaç masa (eskitilmiş) sizi kendine çağırsın ama o sırada tepeden sallanan alüminyumdan yapılma bir aydınlatma tüm ciddiyetiyle araya mesafe koysun. "Cool mu cool" bir tarz yani. Hatta annelerimizin baktığında "kızım/oğlum ne biçim usta buldun sen aaaaa duvarın sıvasını bitirmemiş, sen de geçmiş oturmuşsun!" diye azarlayarak müdahale edebileceği bir akım :) Kendi adıma konuşacak olursam çok elektriğimin tutmadığı bir dekorasyon trendi ancak kesinlikle bir ruha sahip. Öyle ki bahsettiğimiz bu sıvayla bırakılmış duvarlar veya tuğla duvarlar, siyaha boyanıp iyice belirginleştirilmiş, dekorasyona dahil edilmiş tesisat boruları, salonun bile bir köşesindeki eski tip seramiklerin kullanımı, eğer restaurant ise uluorta geçen havalandırma boruları hep bu tarzın olmazsa olmaz unsurları.





Neden böyle bir stilin oluştuğunu sorgularsak kırsal hayatın konforunun, her geçen gün endüstrisi gelişen büyük şehirlerin ve orada yaşayanların hayatlarının sadeleşmesi ve pratikleşmesiyle birleşmesi adına başladığını söyleyebiliriz. 




Eğer bu trende kendinizi yakın hissediyorsanız dikkat etmeniz gereken en önemli unsur mekanın ana hatlarında (duvarlar ve tavan) sert ve çarpıcı dokular kullanmanız. Bu akımda damasklı duvar kağıtlarına, romantik pembelere, varaklı çerçevelere yer yok. Her şey mümkün olduğunca sade olmalı. Mobilya tercihinizde de koyu renk derilerle açık renk keten kumaşları kombinleyebilirsiniz, bir kenarına öylesine atılmış bir koltuk şalı veya battaniyeyle bu stili kuvvetlendirebilirsiniz. Sert etkileri renklerle yumuşatmak da diyebiliriz. Bol yastıklı rahat ve sevimli (!) bir koltuk koysanız bile hemen o şımarıklığı toparlayacak metal bir iskemle ya da berjerle durumu kurtarmalısınız veya başınızın üstünde metal bir aydınlatma nöbet tutmalı.




Ben bu tarzı ofis ve okullar için daha uygun buluyorum. Dikkat dağıtmayan ve yalın bir duruş. Örneğin, en başta yadırgamış olsam da Bilgi Üniversitesi' nin Santralİstanbul kampüsü tam da adına yaraşır bir uyumla rustik endüstriyel tarzda dizayn edilmiş. Eski elektrik santralinin üniversite kampüsüne dönüştürüldüğü bir alana daha iyi uyabilecek bir stil düşünemiyorum. Sade ama fonksiyonel. Yukarıda bahsetmiş olduğum tüm kriterleri de içinde barındırıyor. 



Beğenip beğenmemek size kalmış tabi ancak bu trende uyum sağlamak istiyorsanız yukarıdaki unsurlara mutlaka dikkat edilmeli.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...