26 Mart 2015 Perşembe

Çay Saatine Davetlisiniz

Güneş, güneş, güneş! İstediğiniz kadar canınız sıkkın olsun, biraz güneş gördü mü gözler hemen ruhu aydınlanıyor insanın. Son günlerdeki bu şahane havayla bu aralar güzel bir manzaraya karşı enfes tatlarla yapmak istediğim tek şeyi yazmak geldi içimden. Neyse bahar geliyor, zamanımız bol ;)



Öncelikle çay davetinizi hangi konseptte hazırlayacağınıza karar verin. İngilizlerin 5 çayı gibi katlı servislerde sunulan, gümüş takımların hakimiyeti mi gönlünüzden geçen, yoksa piknik havasında naif sunumlar mı?


Marie Antoinette sofrasına ne dersiniz?


Sofraların her zaman bir hikayesi olması gerektiğine inanırım. En basitinden de olsa bir mesaj vermeli, konukları neşelendirmeli, şaşırtmalı. Çok sıkı hazırlıklara da gerek yok öyle. Bazen ufacık dokunuşlar bile ne kadar şaşırtır karşımızdakini.


Bazen de en akla gelmeyeni yapmak için çabalamak gerekir. Aklımda bir tema var örneğin, şu ana kadar yapanı görmedim, yemekli misafir ağırlamaya geri döndüğüm ilk davetimde uygulayacağım :) tabii ki haberiniz olur...








Modern ve minimalist sofraları da son yıllarda oldukça beğeniyorum. Sadeliğin getirdiği zenginlik ve sunulanı ön plana çıkarış biçimi muazzam. Özellikle de tatlılarda insanın gözlerini yuvalarından uğratır cinsten.


Hep ben tüyo vermeyeyim, bu kez sizden isteyeyim değişiklik olsun :) Şu madeleine kek kalıbını Türkiye' de bulabilen varsa nolur bana yazıversin adresini, tarif var, yapamıyorum.







Ve tabii bir de günlük şıklık var es geçilemeyen. "Az çoktur" bazen ne kadar güzel anlatır o bolluğu. Çay kutusu, bisküvi kutusu, şekerlik, peçetelik ve tepsi. İşte aslında tüm lazım olanlar en naif şekliyle bir arada.



Siz çay davetlerinizde nasıl donatıyorsunuz sofralarınızı?


Bu da benim hiçbir yaşımda geçmeyen evcilik ruhuma gönderme. Bir gün kızlarla toplaşıp böyle giyinir çay saatinde dedikodu yapar mıyız acaba?

24 Mart 2015 Salı

LINE ve Pepsi sevdiklerinle yaya yaya konuş diye var!

Telefon, sevdiklerimizle konuşmak için mükemmel bir araç. Artık hayatımızın çok büyük bir kısmını akıllı telefonlar kaplıyor ve herkesle görüntülü, görüntüsüz konuşabiliyoruz. 

Sevdiklerimizle konuşurken kullandığımız bir çok akıllı telefon uygulaması var ve hepimiz bunları kullanıyoruz. Sadece mesajlaşmıyoruz, aynı zamanda konuşabiliyor, hatta birbirimizi anında görebiliyoruz. Bu uygulamaları kullanabilmek için iki tarafın da bu uygulamaya sahip olması gerekiyor. Ama bu kadar çok uygulama varken herkesin aynı uygulamayı kullanmasını beklemek biraz hayal oluyor. 

Bu sorunları çözmek için LINE, bir uygulama geliştirdi. Artık LINE’da Premium Call özelliğiyle, LINE’a sahip olmayan insanları arayabiliyoruz. Sadece yurt içini değil, yurt dışını da çok uygun fiyatlara arayabiliyoruz.

LINE uygulamasına sahipsen, ekstradan bir şey yapmana gerek yok.

LINE indirmek için: http://me2.do/F1mG6dym

LINE ve Pepsi Kampanyası

Siz sevdiklerinizle yaya yaya konuşun diye LINE ve Pepsi birlikte bir kampanya başlattı. Hali hazırda LINE’dan LINE’a ücretsiz konuşabiliyorken, Pepsi kapaklarından çıkan şifreyle LINE'dan yurt ici, yurt disi, sabit veya cep telefonu istedigin numarayi ucretsiz arayabilmeni saglayacak 100 Premium Call kredisi kazaniyorsun.

Şifre Nerede?

Kutu Pepsi’lerin açma halkalarının arkasında veya Pepsi pet şişe altın ve gümüş renk kapaklarının altında şifreye ulaşman mümkün.

Şifre nereden aktif ediliyor?

Peki bu Pepsi şifresini LINE’da nasıl kullanırım diye mi düşünüyorsun? Hemen açıklayalım. İlk önce “diğer” kısmında Pepsi için özel yapılmış kısma giriyorsun.

Daha sonra şifre için ayrılmış bir yer göreceksin. Oraya Pepsi kapaklarının altındaki şifreyi giriyorsun.

Şifreyi girdikten sonra kutucuğun altındaki “Gönder” butonuna basıyorsun. Anında 100 Premium Call Kredin aktif hale geliyor.

LINE, aynı zamanda konuşmanın en ucuz yolu!

Ben bir hesaplama yaptim. Normalde internetli mesajli paketlere 30 lira falan oduyorsun. Bi' Pepsi aldin, ortalama 2 TL desen, 5 tane Pepsi alsan, etti 10 Lira. Elinde ne var? 5 tane Pepsi ve 500 Premium Call Kredisi. Bu da ediyor ki 150 dk. sabit hatlara ( ki sabit hat mi kaldi??) ya da 50 dk. herkesi arayabiliyorsun. ne kadar telefonla konusyorsun ki zaten? Surekli LINE'Dan mesajlasip duruyoruz ucretsiz. Olmayanlara da LINE yukletsen, oradan da bayagi kurtariyorsun. Bildigin 5 Pepsi yanina kar kaliyor.

Üstelik yurt dışını çok daha ucuza arıyorsun ki tek tek bütün ülkelere bakıp ne kadara denk geliyor diye hesaplamadım. Ama örneğin Amerika’yı, 100 Premium Call Kredisiyle yaklaşık 100 dakika konuşabiliyorsun. Çok iyi.

Bundan sonra bu şekilde harcama yapacağım ben. Evde zaten su gibi Pepsi içiliyor. Hatta su yerine Pepsi içiliyor. Adamlar üstüne Premium Call Kredisi veriyor. Ben kendime bi’ kampanya yapsaydım, ancak bu kadar karlı olurdum. Sahiden. 

Evet özetliyorum: Herkese LINE yükletiyoruz, oradan kurtarıyoruz. Pepsi içiyoruz, oradan da kurtarıyoruz. Yurt içini, yurt dışını rahatça arıyoruz. 

Nedir bu LINE Premium Call?

LINE Premium Call, sevdiklerinle konuşman için LINE’ın oluşturduğu bir servis. Aradığın kişi LINE uygulamasını kullanmıyorsa, onu Premium Call sayesinde arayabiliyorsun.

Üstelik yurt dışında da bu uygulama geçerli ve çok uygun fiyatlara bunu gerçekleştirebiliyorsun. Bu şekilde sevdiklerinle yaya yaya konuşabiliyorsun.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

23 Mart 2015 Pazartesi

Muhteşem Oteller #12 - Hotel du Petit Moulin

Herkese merhaba,

Bu ay balon otellerden sonra tekrar Fransa' dayız ancak bu kez Paris' te modanın kalbinde, moda dokunuşuyla dekore edilmiş bir otelde. Hotel du Petit Moulin. 



Christian Lacroix' in "uyumsuzluğun uyumu" felsefesinden yola çıkarak dekore ettiği otelde lobisinden odalarına kadar modacının sıradışı tarzı hakim. Bolca rengin yine bolca desen ve dokuyla birleştiğini görebilirsiniz.



Özellikle odalardaki sanat eseri kıvamındaki duvar resimleri ayrı ayrı temaları vurguluyor. "Klasik ve modern iç içe" demek aslında çok doğru değil bu otelin tarzı için. Çokça post-modern mobilyaların ve objelerin kullanıldığı alanlarda bir anda antika bir berjer veya ağır bir damask desenden duvar kağıdı görmeniz mümkün. 



Bu odada kalacak olana kolaylıklar diliyorum :) Her zaman beğendiğimi paylaşacak değilim ya işte bu da beğenmediğime harika bir örnek! Bu odada değil dinlenmek, ertesi güne üstünüzden kamyon geçmiş kadar bitkin başlamanız olası. Zebra deseni mi sayayım, halıdaki dikkat çekici iri motifleri mi, apayrı duvar resmini mi yoksa başka telden çalan dekor perdeyi mi? Yürek ister bu odada konaklamak kanımca.



Yine de bir stili olduğunu kabul etmek gerek. Gökyüzüne ve galaksiye ait her şeyi çok seven benim gibiler içinse böyle bir resmin altında uyumak hayaller alemine dalmak demek olur.


Birbirinden bağımsız pleksiglass ve tasarım plastik sandalyelere sıkça rastlıyoruz. Zaten bu modeller trend olduğundan beri "plastik sandalye" kavramının tekrardan yıldızı parladı.





Vintage karolara komple bir duvar boyunca yer verilmiş, tek desenden ziyade birkaç farklı model kullanılarak hareket katılmış.


Özellikle moda haftalarında Paris' e gidenlerin günün moduna tam anlamıyla girebilmeleri için böyle bir otelde kalmalarını tavsiye ederim ;)

9 Mart 2015 Pazartesi

Daha Çok Instagram?

Herkese keyifli bir hafta diliyorum. Bu aralar minnoş hanım en bol vaktimi alırken blogdan ziyade Instagram paylaşımlarım daha yoğun olacak bir süre daha. Postlar da ihmal edilmiyor tabi bu arada ;) Instagram hesabım için buraya tıklayabilirsiniz.



5 Mart 2015 Perşembe

Baby Shower' ımız...

"Günlerden 38+4. Kızımızın gelmesine çok az zaman kaldı. Hazırlıklarımız artık bitti sayılır, kalanlar da kararsızlıktan bir türlü neticelenemeyen ufak tefek şeyler. İçimize sinen olsun diye hiçbir şeyi aceleye getirmemeye çalıştık." diye başlıyordu aslında bu yazı... O sabaha karşı sancım tutup hastaneye gitmesek 19 şubatta yayınlanacaktı bu baby shower postu :) Şimdiye kısmetmiş. 

İşim gereği bebek odasının ev tekstillerine ve hastane odası süslemelerine ağırlık verdiğimden çok istesem de baby shower organizasyonuna ayıracak pek vaktim kalmamıştı. Ama meğer kardeşim ve eşim bir şeyler düşünmeye başlamış bile. Bana da çıtlatınca hazırlıklara ben de dahil oldum.



Hemen davetli listesini netleştirdik. Fazla vakit kalmadığından pazar günü olarak belirlediğimiz tarihte kahvaltı buluşması yapmaya karar verdik. Mekanı Bahçeşehir Limonata olarak belirledik. Bir dipnot vereyim, çok başarılı bir kahvaltı menüsü var. İster bu tip organizasyonlar için ister pazar kahvaltılarınıza renk katmak için tercih edebilirsiniz.


Masalara renk vermesi açısından özel baskı üzerinde "Derin Geliyor" yazan amerikan servisleri ve peçeteler hazırladık. 

Sonrasında baby shower organizasyonunun olmazsa olmazı oyunlar başladı. İlk oyun anne adayının bel çevresini tahmin etmekti. Son 38. haftanın ilk gününde bir hamile olarak 105 cm olan göbeğime 140 gibi tahminler yapanları selamlıyorum :))) 


İkinci oyunumuz a' dan z' y bebek eşyaları yazmaktı. Bunda kural 1.5 dakika içinde her harfe bir bebek eşyası yazarak en çok harfi doldurulması. Kıran kırana bir mücadele sonucu kazanan da hediyeyi kaptı. :) Totalde 3 oyun hazırlamıştım, kazananlara da kozmetik ve takı içerikli hediyeler dağıttım. 



Burada kronometre tutulmuş, herkes yetiştirme telaşı içinde :)


Üçüncü oyun ise herkesin soruları zor bulduğu ama bence beni 9 ay boyunca dikkatlice dinlemiş olan herkesin yanıtlayabileceği kolaylıkta bir anketti :)) "Anneyi en iyi kim tanıyor?" anketi.


Tüm misafirlerimize yine aynı tasarımlı PVC kaplı kitap ayraçları hediye ettik. Benim gibi bir kitap ayraç koleksiyoneri için de harika bir hatıra oldu kızımdan...




Baby shower pastamızı Pelit hazırlamıştı. 



Ve gün sonunda da misafirlerimiz bu kartlara Derin' imiz için iyi dileklerini yazıp bıraktılar. Bu güzel günümde yanımda olan herkese, organizasyon için de kardeşim ve eşime teşekkür ediyorum :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...