30 Nisan 2014 Çarşamba

Gotik Mekanlar

Gotik mimari, gotik dekorasyon her zaman ilgimi çekmiştir diyeceğim, bana diyeceksiniz ki "senin de sevmediğin bir akım yok" :) O kadar değil elbet, çok haz etmediğim tarzları da size tanıtırken kendi fikrimi söylüyorum. Ancak insanın ilgi alanı dekorasyon olunca farklı konseptleri ve tarzları kendi içinde uyumlu görmek hoşuna gidiyor. 



Bugünkü yağmurlu ve kasvetli havaya tam uydu konumuz. Gotik mimari ve dekorasyon stili esasen Ortaçağ' ın ortalarından sonuna kadar etkili olmuş, sonrasında da yerini Rönesans mimarisine bırakmıştır. Ancak gotiğin etkileyici azameti dönem dönem kendisinden etkilenenlerle tekrar uygulanmıştır. Örneğin, yapımı hala devam eden Barcelona' daki La Sagrada Familia katedralinin gotik unsurlar içermediğini kim iddia edebilir?


Peki nedir gotiğin satırbaşları? Öncelikle ağır havası. Bu mekanlara girdiğinizde zen alanlara girmiş gibi ferahlamazsınız çünkü mobilyadan, duvarlara, perdelere, halılara kadar çoğu unsur kopkoyu renklerde ve devasa boyutlarda seçilmiştir. 


Amaç aslında Ortaçağ Avrupa' sının genel görüşünü yansıtıyor. Otoritenin baskısıyla halka gücünü binalarıyla da göstermek, hatta korku kırıntıları serpmek yüreklere. "E dekorasyondan mı korkacağız" diyorsanız bu işin kuralı biraz o, sizi hayrete düşürüp belki bir adım geri attırmak.


Örneğin pembe detaylı bu gotik salon elbette günümüze göre yumuşatılmıştır. Ortaçağda kimsenin böyle bir tercih yapacağı düşünülemez :) Ama kabul edin, bu haliyle çok daha kabul edilebilir.

Yine koyu renk mobilyaların bu kez deri ile hakim olduğu bir kullanım var burada da.


Diğer olmazsa olmazlardan biri de metal aksamlar ve aksesuarlar. Bu yataktaki gibi sadece metallerin kullanımıyla oluşturulmuş ama yine büyüklüğüyle göz dolduran mobilyalar da söz konusu.

Hep siyahlar koyu kahveler olacak değil ya, renk olarak daha günümüze uyarlanmış gotik bir konsol. Siz de gotik tutkunu olup kasvetinden çekinenlerdenseniz bu haliyle oldukça uygulanabilir bir durumda.

Her aksesuarın kendi içinde bir görkemi olmalı diyoruz ya buna avizeler de dahil. Daha yalın hatlı koyu renk bir mutfağın çehresini bir anda değiştiriveriyor.


Tam bir günümüz ve Ortaçağ harmanı. Bir yanda son trend tuvalet ve küvet teknesi diğer yanda gotiğe ait tüm elementler bir arada.



Bu fotoğrafı görünce "resmen fikrim çalınmış" demekten kendimi alamadım. Bir türlü istediğim gibi bir modelini bulup da alamadığım opak siyah kadehlerle ve evimizdeki bir adet tasarım! kurukafa ile kurmayı planladığım sofra. Bu konseptte irkilmeden yemek yiyebilecek birkaç arkadaşım var neyse ki :)  

Bu da gotik mimarinin günümüz evlerine inceden de olsa uyarlanmış bir hali. Sivri çatılar hemen Ortaçağ katedrallerini anımsatıyor.


Sanatsız da olmaz gotik. Bu kadar yoğun koyu renklerin kullanıldığı bir ortam ancak sanat eserleriyle, muhteşem güzellikteki tablolarla anlamlı kılınabilir. 



Ve bu örnek gotiğin en modernize hali. Aslında o kadar da korkulup dışlanacak bir seçim değil.





Daha detaylara inersek kullanılan objelerin formu da genel dekorasyonu desteklemeli. 

Bu kutuların benzerleri geçtiğimiz yıl Zara Home' da vardı.


Siz ne dersiniz? Bir gotiksever misiniz, yoksa içi kararanlardan mısınız?

29 Nisan 2014 Salı

Atilla Dorsay ile Film Eleştirisi Yaptık

Geçtiğimiz hafta Bumerang Deneyim Günleri' nde yine çok keyifli bir etkinlik gerçekleşti: "Atilla Dorsay ile Film Eleştirisi". Bu daveti duyar duymaz çok heyecanlandım, ne de olsa Atilla Dorsay gibi alanında duayen olmuş bir kişiyle geçirilecek 3 saat söz konusuydu. Program bir film gösterimi ve bunun üzerine sohbet olarak belirtilmişti. Biz bloggerlar bu etkinlik için Hürriyet yönetim binasına davet edildik. Sadece bu bile organizasyona daha da heyecan katan bir detay oldu. 



Kısa bir tanışmadan ve günün içeriğinden bahsettikten sonra Atilla Bey' in bizim için seçtiği 1950 yapımı bir kara film olan Billy Wilder' ın yönettiği Sunset Bulvarı' nı (Sunset Boulevard) izlemeye geldi sıra. Açıkçası çok sık sessiz film, siyah beyaz film izlediğim söylenemez. Genelde bu yönde tercihlerimi tavsiye üzerine yaparım. Ancak bu filmi izledikten sonra biraz daha ilgi göstermem gerektiğine karar verdim.



Film maddi sıkıntı içindeki Hollywood senaristi Joe Gills ve yıldızı artık parlamayan sessiz film dönemi aktristlerinden Norma Desmond' ın yollarının kesişimi üzerine kuruludur. Senaryosunu kendi yazdığı bir filmle eski parlak günlerine dönmeyi amaçlayan Norma, Joe' dan senaryosu ile ilgili yardım isterken aynı zamanda ona reddedemeyeceği olanaklar sağlamaktadır. Fakat ne yazık ki, sessiz film günlerinden bu yana Hollywood' da çok şey değişmiştir ve Norma bu değişime karşı yok oluşunu kabul etmektense farklı yollar seçecektir. Kompleks karakterlerin yer aldığı, gotik unsurların kullanıldığı, sağlam temelli ve çok güçlü bir kurgusu olan bu filmi ilk fırsatta izlemenizi öneririm.



Bir kara film için çok fazla diyalog ve abartılı oyunculuklar içeren film aslında sessiz film dönemine saygı duruşunda bulunuyor. Bunu filmin pek çok sahnesinde görebiliyorsunuz. Aynı zamanda Hollywood' daki "yıldız mitosu"na da gönderme yapan filmde, günümüzde bu tarz "gizemli yıldız" olgusunun yaşanamadığını da görüyorsunuz. 50'li 60'lı yıllarda özel hayatı adeta bir gizem tülüyle kaplı, tapınma nesnesi olarak görülen yıldız sistemi artık geçerli değil. Bu açıdan da düşündüren bir yapım.


Bu filmin 1970' lerde ülkemizdeki bir hayli gecikmiş ilk gösterimi oldukça yankı uyandırmış. Genelde uyarlama filmi seven endüstrimiz ilginçtir ki Sunset Bulvarı' nı Yeşilçam sinemasına uyarlamamış. Norma gibi bir karakteri Türk sinemasında hangi sönmüş yıldız oynamayı kabul ederdi bilemiyorum.

* Atilla Dorsay' a benim sorduğum soru beğendiği yönetmen veya oyuncuların filmlerini izlerken eleştiride nasıl tarafsız kalabildiğiydi. Yanıtını çok samimi buldum. "Tarafsız kaldığım tartışılır, önceki filmlerle ilgili izlenimlerim, anılarım aklıma geldiğinde ister istemez etkileniyorum" cevabını verdi.


*  Diğer bir soru ise hoşgörülü bir eleştirmen olup olmadığıydı. Hoşgörülü olduğunu, sanat filmi, gişe filmi gibi keskin ifadeler kullanmayı sevmediğini ve emek verilerek hayat bulan her filmin belli bir kitleye ulaşmasını arzu ettiğini söyledi. 

* Hollywood' dan sonra en sevdiği ülke sinemaları: Fransız, İngiliz ve özellikle korku sektöründe Kore filmlerini beğenerek izliyor.

* Atilla Bey' e göre bizim ülkemizden neden başarılı korku filmleri çıkmıyor? Akdeniz ülkelerinde korku yeşermiyor, daha rahat ve eğlenceli insanlar. İngilizler, Amerikalılar ve Almanlar bu konuda başı çekiyor. 1800' lerde Mary Shelley' nin Frankenstein gibi hala başyapıt olan bir eseri yazması buna örnek olabilir.

* Gişe rekoru kıran Recep İvedik sorulduğunda ise yanıtı netti. "Bunlar stresli toplumumuzun gülüp rahatlamak için tercih ettiği filmler ama elbette kalitesiz"

Genel hatlarıyla keyifli söyleşimiz bu şekilde geçti. Bu arada ben yazımı yayınlayamadan Hürriyet bu etkinliği haber yaptı bile. :) 24 Nisanda yayınlanan haberi okumak için buraya tıklayabilirsiniz.



Böyle güzel ve anlamlı bir etkinliğe imza attığı için Hürriyet Bumerang ekibine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Biz bloggerlara eşsiz ufuk yolları açıp, normal şartlarda yaşayamayacağımız deneyimleri sunuyorlar. 

Dipnot: Bu tip organizasyonlarla ilgili güncel paylaşımlarıma anında ulaşmak için Twitter ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

24 Nisan 2014 Perşembe

Siyah & Beyaz & Kırmızı Sofrası

Geçen haftaki bir misafir soframızın teması buydu. Siyah beyaz eski dostlukları, anıları simgelerken, kırmızı ise hala canlı tuttuğumuz bağlarımızı simgeledi. 

Senelere yenilmeyen bir arkadaş grubum içindi bu temalı soframız... 



Gelecekleri belli olunca nisanın incisi laleli bir sofra kurmak istedim ancak lalelere kıran girmiş olsa gerek ki hiçbir çiçekçide lale bulamadım malesef :( Hal bu olunca daha önce masa dekorasyonunda kullanmadığım kasımpatıdan yana kullandım tercihimi. 


Dantelli peçetelerim artık zevkime oldukça hakim eşimin iş seyahati için gittiği Hırvatistan' dan.


Orta dekoru olarak hemen yeni aldığım vazolarımla şamdanlarımı siyah beyaz kırmızı konseptine uydurdum. Ayna suplalarla da çok hoş bir etki yarattı. 



Ee ne de olsa önce göz gönül doymalı sonra da mide ;)


23 Nisan 2014 Çarşamba

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

Dünyada hiçbir liderin sahip olmadığı bir vizyonla O, asıl umut dolu gençliğin bugünün çocuklarında olduğunu biliyordu. Bu yüzden de onlara çocukluklarını çocukça, doyasıya yaşayabilecekleri sadece onlara özel bir bayram emanet etti Atatürk. Anlamını da cumhuriyetimizin temel yapısıyla süsledi ve "ulusal egemenliğimizi" bugünün pırıltısı, yarının cumhuriyet meşalesi çocuklarına ve tüm dünya çocuklarına armağan etti. Bu özel günde Ata' mızı minnetle anıyor ve tüm çocukların bayramını kutluyorum. 



22 Nisan 2014 Salı

Estetize Sütunlar

Çoğu kişi sevmez salonun ortasından inen o kolonları. Ben ise tam tersi, her daim hoşuma gitmiştir beklenmedik şekilde bir kaide gibi karşımıza çıkan o parçaları. 

Evinizde böyle bir kolona/kolonlara sahipseniz, onlarla barışmanın zamanı geldi. Nasıl onları dekorasyonunuzun bir parçası haline getirirsiniz şimdi onu inceleyeceğiz.


Öncelikle standart düz sütunlar kullanmaktansa biraz hareket katabilecek klasikleri görelim. Üstteki resimde Mısır, Yunan ve Roma antik dönemleri tipik sütunları yer alıyor. Bunlardan birini seçtiğiniz takdirde klasik, dömi-klasik, neo-klasik, regency tarzlarındaki tüm ev tipleriniz için şahane birer tamamlayıcı olacaktır.



Hatta yatak odalarında kullanımı kısmi separatör görevi üstlenebilir.


Mermer kolonların asaleti ise hiçbir dokuda yok bence. Gösterişli mekanlar yaratmak istiyorsanız tercihiniz mermerden yana olmalı.

Bir başka örnek de blogger Sezin Erbil blogunda paylaştığı Mehmet Ali Erbil' in ev görüntülerinde çok hoş bir uygulamaya rastladım. Sütunlar siyah kaplanarak birinde Mehmet Ali Erbil' in kendi fotoğrafları diğerinde de ailesiyle fotoğrafları yer alıyor. Oldukça modern aynı zamanda çok çok sempatik bir fikir olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. 




Endüstriyel tarzda evlerde sütunlar sıvalı da bırakılabilir, yeni trende de uyum sağlanmış olur.


Desenli panellerle kaplanmış ve ışıklandırılmış sütunlar size iyi ki bu sütunlar buradaymış dedirtebilir. 

Genel dekorasyonunuza uyumlu koyu renk boyanmış modern sütunlar belki daha fazla vurgulanacak ama genel konseptinizle şık bir uyum yakalayacak.

Kolonlar hep odanın ortasından inecek değil ya. Duvar ve pencere diplerine güçlü bir görünüm katmak için de konumlandırılabilir. (Bu arada marküteri parkenin güzelliğine de ayrıca dikkat çekerim)




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...