13 Kasım 2014 Perşembe

Kızımızın Odasına Duvarkağıdı Seçiyoruz

Bu keyifli yolculukta tamı tamına 24. haftadayız. Yolun yarısını geçtiğimizden biz de artık hazırlıklara iyice hız verdik. Minnoş minnoş kıyafetler, alet ve gereçler ve hatta bebek arabamız hazır. Peki ya kızımızın odası?



Bu aşamayla ilgili tüm hazırlıkları ve elbette odasının son halini sizlerle paylaşacağım. Öncelikle söylemem gerekir ki size zaman zaman bahsettiğim bayılarak kurduğumuz çalışma odamızı bozarak kızımızın odası haline getirmeye karar verdik. Aslında epey geniş olan giyinme odasını bebek odası yapma düşüncemiz vardı hep ama o ete, kemiğe, kana, cana bürününce bir türlü içimize sinmedi ve önceliklerimiz değişti.



Bu arada size verdiğim sözü haaaala unutmuş değilim. Çalışma odamızı bozmadan önce sizler için görüntüleyeceğim ve kütüphanemi yeni yerine taşıyarak tasnif ettiğimde de tek tek fotoğraflayacağım.



Gelelim bugünün konusuna... Kızımızın odasını duvarkağıdı kaplamaya karar verdik. Tarz olarak epey seçenek var önümüzde. Sadece bir konsepte takılıp kendimizi bağlamak istemediğimizden özel bir konu seçmeyi düşünmüyoruz. 



Masal kahramanı da pek düşünmedik açıkçası. Nasılsa ilerde kendi favorisine göre bir seçim yapıp onu bizden isteyecek :D



Aslında gökyüzünü anımsatan bulutlu duvarkağıtlarını da çok beğeniyorum ama mobilyamız zaten krem rengi olacağından kız odasını çağrıştıran bir seçim yapmak istedik.



Şirin bir kasabayı andıran bu bordürlü kağıt da çok sevimli. Erkek odası yapacaklara şiddetle tavsiye olunur.


Renkler sanki fazla resmi bir bebek odası için.



Toz pembe ve hafif kalp desenli olan bu kağıt favorilerimiz arasındaydı ama finale kalamadı.


Aslında bu duvarkağıdını da beğendik zarif balkabağı arabası ve uçuk pembesiyle gözü yormadan duvarı kaplayabileceğimiz bir modeldi ancak prensesi biraz geline benzettiklerinden yine gönlümüzü fethedemedi.


Ve işte seçimimiz. Çizgili duvarkağıtlarını ne kadar beğendiğimi sürekli takipçilerim bilir. Bunun da pembe ve krem tonlarını birbirine çok yakıştırdık. Elbette 4 duvara uygulamayacağız. Renk dağılımı ve uygulama açıklamalarını odamız geldiğinde paylaşacağım :)

12 Kasım 2014 Çarşamba

Kaç Baba Kaç!

Geçtiğimiz çarşamba HSBC Tiyatro Gönüllüleri' nin ortaya koyduğu oyun "Kaç Baba Kaç!" için Kenter Tiyatrosu' ndaydım. 6 yıldır sosyal sorumluluk projesi kapsamında HSBC çalışanlarından oluşan oyuncular,yönetmen Apo Kaya önderliğinde oyunlar sahneliyorlar. 



Geçen yıl sahnelenen Shakespeare' in "Onikinci Gece" oyununda o kadar başarılı bir performans sergilemişlerdi ki bu yıl yeni bir oyun sahneleneceğini duyunca hemen biletimi ayırttım.

Bu yılki oyun AÇEV tarafından yürütülen "Çocuk Okuma Projesi" ne destek olacak. Çocukların kitap okuma, sevme alışkanlığı kazanması için ortaya konan bu proje 6 ilde 158 okuma grubunda hayat bulacak. Geçen haftaki galadan sonra Anadolu turnesine çıkacak olan oyunun takvimi şu an belli değil ama hatırı sayılır il geziyorlar, yerel tiyatrolarınızı takipte kalın derim.



Gelelim oyuna... Ray Cooney' nin yazıp Haldun Dormen' in çevirdiği bu oyun Doktor Morgan' ın büyük kongrede yapacağı konuşma öncesinde hastanede çalışan eski bir hemşirenin ansızın çıkagelmesiyle başlıyor. Zaten olaylar bundan sonra iyice sarpa sarıyor ve akıl almaz bir yalan çemberinde buluyorsunuz kendinizi. 

Oldukça dinamik bulduğum "Kaç Baba Kaç" ı eminim siz de seveceksiniz. Özellikle de bu kadar zorlu bir oyunu başarıyla tamamlayan tüm ekibi tebrik etmek istiyorum, başarılarının devamını diliyorum.



11 Kasım 2014 Salı

Mimlenmişim! :)

Bugünün ikinci yazısı pek acilinden geldi. Aslında isabet de oldu. Size ne zamandır bahsetmek istediğim bir "yaşamın içinden" blogu vardı. "Yaseminsel Muhabbet". Yasemin' in kalemi çok içten ve hayatına dair her şeyi yazıyor. Bu sabah beni bir yemek miminde etiketleyince cevap yazmak farz oldu. Ee kim sevmez yemek yemeği? İşte bunlar da benim cevaplarım.

En sevdiğiniz yemek?
Buna yanıt çok ama Kosova göçmeni olduğumuz için baş tacım el açması böreklerimiz.

En sevdiğiniz tatlı?
Yine çok çeşit var da her yediğimde aynı hazzı veren beyaz çikolatalı sufle. İçi de kestane parçacıklı olursa fena olmaz :)


Siz çocukken anneniz sizi?
Yanında 3 kişiyle beraber yemek yedirirmiş. Öylesine bir iştahsızlık.

Çocukken, şimdi de?
İyi yemeği seçerim, en hafif tatlara kokulara bile duyarlıyımdır.

Yemeği sevdiğiniz ilginç şeyler?
İçinde lavanta olan her şey; cupcake, dondurma vs.

Bu cici fotoğraf Cupcake Kokulu Mutfak' tan alıntıdır. Yazı sonunda kendisini de mimleyeceğim.

Türk mutfağı dışında?
İtalyan ve Meksika mutfakları.

Yemeyi sevdiğiniz sağlıksız şey?
Oreo.

En sevdiğiniz meyve?
Nar, ananas ve her çeşit dut.

En sevdiğiniz atıştırmalık?
Kısır.

En sevdiğiniz içecek?
Limonata.


Asla yemeyeceğim, içmeyeceğim dediğiniz şeyler?
Kereviz, karnabahar ve Uzakdoğu mutfağının kaplumbağa, kedi, köpek gibi extrem uygulamaları.

Sonsuz tane olsa yiyebileceğiniz şeyler?
İncir. Bir nevi çıtır, çerez, çekirdek bence.

Çorbaların kralı?
Kaşarlı domates çorbası ama çok çok az salça ve bol yaz domatesiyle olsun lütfen :)

Kahvaltıda tercih ettiğiniz şeyler?
Standart Türk kahvaltısı. Peynir, zeytin, söğüş domates, salatalık vs.

Açken ben?
Baş ağrılarıyla kıvranma ve yemek hayalleri görme durumu.

Bir keresinde yemek yerken?
Bir değil de çok sık boğulurum ve yanımdakilerin yüreği ağzına gelir diyebiliriz.

Bu keyifli ve karın acıktıran mim için Yasemin' e teşekkür ediyor ve ben de Moda Meleği, Cupcake Kokulu Mutfak ve Evde Yazar' ı mimliyorum. Başka dileyen varsa elbette paylaşabilir.

Sevgiler ve zaten öğle saati yaklaşırken afiyetler olsun ;)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...