hürriyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hürriyet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Eylül 2015 Çarşamba

PUMA IGNITE XT İLE SPOR YAPMAK ARTIK ÇOK DAHA KEYİFLİ!

Ignite XT ile Daha Fazla Hareket Daha Fazla Enerji!

Spor ayakkabıları, spor ve antrenmanların en önemli olmazsa olmazlarından  biri. Onsuz bir spor düşünülemez bile. İyi bir spor ayakkabısı, sağladığı  konfor kadar tasarımıyla da  etkilemeli. Özellikle sporu, hayatlarının bir parçası haline getiren insanlar için doğru spor ayakkabıyı seçmekten daha önemli bir şey yok denilebilir.

Yoğun antrenman temponuza uyum sağlayan, enerjinizi ve hareket kabiliyetinizi en üst seviyeye çıkaran bir ayakkabıyı seçmek, yapacağınız sporun kalitesini de artıracaktır. 

PUMA Ignite ailesinin en yeni üyesi olan Ignite XT, bir antrenman  ayakkabısı olarak tüm beklentilerinizi karşılıyor. Modern ve şık tasarımıyla dikkat çekerken, sağladığı maksimum enerji ile enerjinizi zirveye taşıyor ve sporu daha keyifli hale getiriyor.

Ignite XT yüksek geri sekme ve Ignite Foam yastıklaması ile hareket kabiliyetinizi en yüksek seviyeye çıkararak darbe etkisini azaltıyor ve uzun süreli dayanıklılık sağlıyor. Ignite XT, koşu yaparken verdiğiniz enerjiyi size iade eden köpük teknolojisi ile sizi bitiş çizgisine taşıyarak bir sonraki hedefinize ulaştırıyor.

Ignite XT, bütün ayakkabı boyunca uzanan esneme kanalları sayesinde her yönde hızlı ve dinamik hareketi mümkün kılıyor.  Orta ve yan yüzlerde artırılan topuk kalınlığı yanal hareketleri desteklerken, dış tabanda yer alan sağlam kauçuk kapsüller ağırlık yapmaksızın zeminle tam temas ve tutuş sağlıyor. Dünyanın En Hızlı Adamı  Usain Bolt ve ünlü yıldız Rihanna da antrenman yaparken, uzun süreli performans vadeden PUMA Ignite XT’yi tercih ediyor. Ignite XT, sunduğu renk seçenekleriyle antrenmanlarınızı ateşliyor. 

Yoğun antrenmanları boyunca yüksek enerji isteyen sporcular için özel olarak tasarlanan PUMA Ignite XT, çok yakın zamanda bir ikon haline gelecek gibi gözüküyor.

Siz de en esnek koşu ve antrenman ayakkabısını deneyimlemek isterseniz, Ignite XT’yi tüm PUMA mağazalarında ve www.puma.com/ignite adresinde bulabilirsiniz.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

2 Temmuz 2015 Perşembe

DEĞERLİ EŞYALARINIZ ELİNİZİN ALTINDA, EL BAGAJINIZDA OLSUN!

Kredi kartınızı, pasaport, ehliyet ve araç ruhsatı gibi her an ihtiyacınız olabilecek belgelerinizi; nakit paranız, değerli takılarınızı; uçuş sırasında ya da uçuşunuzun hemen ardından ihtiyacınız olabilecek ilaçlarınızı; bilgisayarınız ve cep telefonunuzu; sözleşmeler, tapu, diploma gibi önemli evrak ve belgelerinizi el bagajınızda taşıyın, aklınızı onlarda bırakmayın.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

26 Aralık 2014 Cuma

Yeni yılda yeni keşifler için kendinize bir hediye verin!

Haberleri takip etmek için kullanılabilecek en iyi uygulama Hürriyet E-gazete olsa gerek. Hem basılı gazete okuma keyfini yaşarken, hem de güncel haberlere ulaşabilme imkanı sunuyor. Uygulamanın son güncellemeleri ile de; hava durumuna, burcuma, finans haberlerine ve sinema rehberine ulaşabiliyorum. Hürriyet E-Gazete'nin en güzel yanı da (sona sakladım) bir sonraki günün haberlerini 00:00'da alınıyor olması. 

Şimdi de sizi Hürriyet E-gazete'nin yılbaşı paketi ile tanıştırmak istiyorum. Bu pakette Hürriyet E-Gazete'nin yanı sıra, Elle ve Atlas dergilerinin dijital kopyası var :) 

Haberleri ve gündemi hem gazete okuma keyfini yaşayarak takip etmek isteyenler, hem de ben gazetemi okurken bir yandan da falıma da bakarım, filmlerden de haberim olur diyenler yılbaşı paketini kaçırmasın derim! Hem de kısa bir süre için sunulan bu paketi alıp, gazete keyfini sürerken modayı Elle ile takip de edebilir, Atlas okuyarak da farklı keşifler yaşayabilirsiniz. 

Yeni yılda sevdiklerine sevdiğin şeyleri hediye etmek de adettendir. Siz de arkadaşlarınıza ve gazetesiz olmaz diyen aile üyelerinize 6 aylık veya 1 yıllık versiyonları olan Hürriyet E-Gazete paketlerinden birini hediye edebilirsiniz. Her gün kullandıkça sizi hatırlasınlar:)

Daha ayrıntılı bilgi almak için sitelerini ziyaret edebilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Eylül 2014 Çarşamba

Bayramda Radisson ile Yazı Uzatın

Eylülü bitirip ekime de girerken yaza aslında tam anlamıyla veda etmeniz gerekmiyor. Yaklaşan Kurban Bayramı' nı en güzel şekilde değerlendirebilmeniz için harika bir seçenek sunacağım size.




Birleşik Arap Emirlikleri' ne gitmeye ne dersiniz? Dubai, Abu Dhabi veya Sharjah! Daha önce de yazdığım Dubai yazısını da hatırlarsanız eşinizle, arkadaşlarınızla veya çocuklarınızla bile çok eğlenceli zaman geçirebileceğiniz bir ülke. Hele ki adresiniz seçkin Radisson Blu otellerinden biriyse. 12 Ekim 2014' e kadar gerçekleştireceğiniz seyahatlerinizde katılımcı Radisson Blu otellerinden elde edeceğiniz en iyi fiyatlar üzerinden %30 indirim kampanyası ise cabası. Özellikle bayram dönemlerinde tur şirketlerinin katlandırılmış fiyatları düşünülürse bu dönem için bulunmayacak bir fırsat.




Dubai' de doğanın size lütfu bembeyaz kumsallarda yazın son keyfini çatabilir, yatmaktan sıkıldığınız anda kendinizi dünyanın en büyük alışveriş merkezlerine atabilirsiniz.

Eğer tercihiniz Abu Dhabi ise adrenalin dolu Yas adasında unutulmaz saatler geçirip gün sonunda dinlendirici kokteyllerle ferahlayabilirsiniz.



Birleşik Arap Emirlikleri' nin yeni yükseleni Sharjah ise diğer bir seçenek. Dubai' yi ve Abu Dhabi' yi çoktan keşfedip bitirenler içinse taptaze bir kültürel destinasyon.

Bu kampanyadan yararlanabilmek için 26 Eylül 2014' ten önce rezervasyonunuzu yaptırmanız gerekiyor. Kampanyaya katılan Radisson Blu otellerini aşağıda belirttim, inceleyip seçmesi sizden.
* Radisson Blu Hotel Abu Dhabi Yas Island
* Park Inn by Radisson Abu Dhabi Yas Island
* Radisson Blu Resort Sharjah
* Radisson Blu Hotel Dubai Media City
* Radisson Blu Hotel, Dubai Downtown
* Radisson Blu Hotel Dubai Deira Creek
* Radisson Blu Residence, Dubai Marina
* Radisson Royal Hotel Dubai


Şimdiden gönlünüzce eğlenip dinleneceğiniz harika bir bayram tatili geçirmenizi diliyorum.




29 Nisan 2014 Salı

Atilla Dorsay ile Film Eleştirisi Yaptık

Geçtiğimiz hafta Bumerang Deneyim Günleri' nde yine çok keyifli bir etkinlik gerçekleşti: "Atilla Dorsay ile Film Eleştirisi". Bu daveti duyar duymaz çok heyecanlandım, ne de olsa Atilla Dorsay gibi alanında duayen olmuş bir kişiyle geçirilecek 3 saat söz konusuydu. Program bir film gösterimi ve bunun üzerine sohbet olarak belirtilmişti. Biz bloggerlar bu etkinlik için Hürriyet yönetim binasına davet edildik. Sadece bu bile organizasyona daha da heyecan katan bir detay oldu. 



Kısa bir tanışmadan ve günün içeriğinden bahsettikten sonra Atilla Bey' in bizim için seçtiği 1950 yapımı bir kara film olan Billy Wilder' ın yönettiği Sunset Bulvarı' nı (Sunset Boulevard) izlemeye geldi sıra. Açıkçası çok sık sessiz film, siyah beyaz film izlediğim söylenemez. Genelde bu yönde tercihlerimi tavsiye üzerine yaparım. Ancak bu filmi izledikten sonra biraz daha ilgi göstermem gerektiğine karar verdim.



Film maddi sıkıntı içindeki Hollywood senaristi Joe Gills ve yıldızı artık parlamayan sessiz film dönemi aktristlerinden Norma Desmond' ın yollarının kesişimi üzerine kuruludur. Senaryosunu kendi yazdığı bir filmle eski parlak günlerine dönmeyi amaçlayan Norma, Joe' dan senaryosu ile ilgili yardım isterken aynı zamanda ona reddedemeyeceği olanaklar sağlamaktadır. Fakat ne yazık ki, sessiz film günlerinden bu yana Hollywood' da çok şey değişmiştir ve Norma bu değişime karşı yok oluşunu kabul etmektense farklı yollar seçecektir. Kompleks karakterlerin yer aldığı, gotik unsurların kullanıldığı, sağlam temelli ve çok güçlü bir kurgusu olan bu filmi ilk fırsatta izlemenizi öneririm.



Bir kara film için çok fazla diyalog ve abartılı oyunculuklar içeren film aslında sessiz film dönemine saygı duruşunda bulunuyor. Bunu filmin pek çok sahnesinde görebiliyorsunuz. Aynı zamanda Hollywood' daki "yıldız mitosu"na da gönderme yapan filmde, günümüzde bu tarz "gizemli yıldız" olgusunun yaşanamadığını da görüyorsunuz. 50'li 60'lı yıllarda özel hayatı adeta bir gizem tülüyle kaplı, tapınma nesnesi olarak görülen yıldız sistemi artık geçerli değil. Bu açıdan da düşündüren bir yapım.


Bu filmin 1970' lerde ülkemizdeki bir hayli gecikmiş ilk gösterimi oldukça yankı uyandırmış. Genelde uyarlama filmi seven endüstrimiz ilginçtir ki Sunset Bulvarı' nı Yeşilçam sinemasına uyarlamamış. Norma gibi bir karakteri Türk sinemasında hangi sönmüş yıldız oynamayı kabul ederdi bilemiyorum.

* Atilla Dorsay' a benim sorduğum soru beğendiği yönetmen veya oyuncuların filmlerini izlerken eleştiride nasıl tarafsız kalabildiğiydi. Yanıtını çok samimi buldum. "Tarafsız kaldığım tartışılır, önceki filmlerle ilgili izlenimlerim, anılarım aklıma geldiğinde ister istemez etkileniyorum" cevabını verdi.


*  Diğer bir soru ise hoşgörülü bir eleştirmen olup olmadığıydı. Hoşgörülü olduğunu, sanat filmi, gişe filmi gibi keskin ifadeler kullanmayı sevmediğini ve emek verilerek hayat bulan her filmin belli bir kitleye ulaşmasını arzu ettiğini söyledi. 

* Hollywood' dan sonra en sevdiği ülke sinemaları: Fransız, İngiliz ve özellikle korku sektöründe Kore filmlerini beğenerek izliyor.

* Atilla Bey' e göre bizim ülkemizden neden başarılı korku filmleri çıkmıyor? Akdeniz ülkelerinde korku yeşermiyor, daha rahat ve eğlenceli insanlar. İngilizler, Amerikalılar ve Almanlar bu konuda başı çekiyor. 1800' lerde Mary Shelley' nin Frankenstein gibi hala başyapıt olan bir eseri yazması buna örnek olabilir.

* Gişe rekoru kıran Recep İvedik sorulduğunda ise yanıtı netti. "Bunlar stresli toplumumuzun gülüp rahatlamak için tercih ettiği filmler ama elbette kalitesiz"

Genel hatlarıyla keyifli söyleşimiz bu şekilde geçti. Bu arada ben yazımı yayınlayamadan Hürriyet bu etkinliği haber yaptı bile. :) 24 Nisanda yayınlanan haberi okumak için buraya tıklayabilirsiniz.



Böyle güzel ve anlamlı bir etkinliğe imza attığı için Hürriyet Bumerang ekibine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Biz bloggerlara eşsiz ufuk yolları açıp, normal şartlarda yaşayamayacağımız deneyimleri sunuyorlar. 

Dipnot: Bu tip organizasyonlarla ilgili güncel paylaşımlarıma anında ulaşmak için Twitter ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

14 Nisan 2014 Pazartesi

En Pahalı Ev Ünvanı Onda

Herkese merhaba,

Yarın yayınlayacağım bu ayki gezi yazımı yazarken gazete molası verdiğimde Hürriyet' te bir haber gözüme ilişti "Tarihin en pahalı evi satıldı" diye. 

Geçen yıl 190 milyon dolardan satışa çıkarılan ev 120 milyon dolara bu yıl nihayet satılabilmiş. Arazi ve manzaraya laf yok ancak iç mekan olarak o paraya değer mi bilemedim. 









Malikanelerde sera fikrini seviyorum.

Peki sizce değer mi? Haberin tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz.

11 Aralık 2013 Çarşamba

Bumerang İyi İçerik Atölyesi ve Ödül Gecesi

Malum yastık koleksiyonunun satışa çıkmasından dolayı yoğun bir hazırlık sürecindeydim bu yüzden de geçen haftanın yazıları hala beni bekler. Hiç uzatmadan hemen Bumerang ile başlayalım. 

Bu yıl bildiğiniz gibi benim de katıldığım Bumerang Blogger Ödülleri' nde dereceye giremedim ancak 5 Aralık' taki İyi İçerik Atölyesi' ne ve  ödül törenine davetliydim.

Gündüz 13.00' te Hilton Convention Center' da başlayan içerik atölyesinin konuşmacı programı epey renkliydi. Alanında tecrübeli kişileri dinlemek biz bloggerlar için iyi bir tecrübeydi. 



Etkinliğin ana sponsorları Garanti ve Hürriyet' in ürün tanıtım ve aktivite standları gelenlere hoş dakikalar geçirtti.





Aslında tüm konuşmacıların ısrarla değindikleri nokta çok yönlülük ve daha yakın iletişim için contact marketing. Çünkü artık çok iyi bildiğimiz yöntemler çalışmamaya başladı ve insanlar daha yoğun ve samimi ilişkiler oluşturarak daha fazla bilgi/ürün/servis almayı hedefliyor.

 Bülent Mumay, Emre İskeçeli ve Emre Oral' ın katıldığı bir panelde ise "vatandaş gazetecilliği" nin yükselen bir trend olamayacağı konuşuldu. Bunun belki de dünya çapında görülen en iyi örneği Gezi olayları oldu. Basın kuruluşlarının olmadığı yerlerde her sokaktan adeta akan bilgi ve fotoğraf paylaşımıyla Twitter tek haberleşme mecrası oldu. Bülent Mumay' ın ise savına göre birçok blogger varım diyen çoğu gazeteden daha iyi içerik üretiyor. Dolayısıyla yeni trend de şöyle gelişiyor: "parmağı mutlu etme felsefesi" her şey bu kadar mobil yani.


Atölyede Ceyhun Yılmaz da güzel bir söyleşi gerçekleştirdi. Yakın tarih internet geçmişini ele alırken kendi eğlenceli üslubuyla güzel dakikalar yaşattı. Kendisi biz bloggerları ronin yani efendisi olmayan samuraylar olarak görüyormuş :) Aslında hakkı var, hiçbir mecraya bağlı olmamamızın verdiği o anlamlı özgürlük var. Ceyhun Yılmaz alıntıladığı şu sözle konuşmasını bitirdi. "Radyo, gazete ölecek mi?" "İnternetle bağlantısı olan hiçbir şey ölmeyecek." İtirazı olan?


Diğer bir konuşmacı Garanti Bankası Şubesiz Bankacılık Birim Müdürü Deniz Güven' di. Şubesiz bankacılığın en önemli mecrası internet bankacılığını yavaş yavaş nereye gittiği ile ilgili bizi bilgilendirdi ve mobilde de artık yaşayan servislerin yeni dönemde gözde olacağını söyledi. Bir Iphone aplikasyonunun sabah sizi 07.00' de uyandırıyor olması değil önemli olan, "ben saati 07.00' ye kurarım ama kar yağması durumunda daha fazla zamana ihtiyacım olacağından hava durumu bilgilerini online alıp beni 1 saat önce uyandırıyor olmalı. Budur değer katacak olan." diyor. Akıllı telefonların bize tam anlamıyla Jetgiller çağını yaşatabilmesi için bunlar şart sanırım :)

Bir diğer panelin konukları ise Mec Global ve L'oreal' den Eda Önsel ve Beyza Kapu idi. Onlar da dijital medya planlamasında içerik pazarlamasının önemi hakkında konuştular. Özellikle kozmetik sektöründe blogların satınalma kararına ciddi etkisi üzerinde duruldu.


Atölye arasında yeni blogger arkadaşlarla da tanıştık. http://lecafemelange.blogspot.com/ dan sevgili Zehra, http://www.latigul.com/ dan sevgili Esra, http://www.oyascuisine.com/ sevgili Oya da bu etkinliğe katılanlar arasındaydı.

Yazılarını önceden de takip ettiğim başarılı makyaj ve güzellik bloggerı sevgili Serap Tan ile de sohbet etme fırsatımız oldu. Bu arada Üşengeç Şef sevgili Dilek' in de blogunu takip etmeyi unutmayın, enfes tarifleri var. 

Günün son paneli ise ünlü isimleri ağırlıyordu. Haymi Behar moderatörlüğünde Ayşe Arman, Deniz Berdan, Twitter fenomeni Ceri Levis lakaplı Ömür Özdemir, Arda Erdik vardı. Sosyal medyada kişisel marka yönetimi üzerine kendi izlenimlerini aktardılar. Öncelikle belirtmeliyim ki Ayşe Arman hep yazılarından bildiğimiz gibi son derece sıcakkanlı bir insan. Konuşmasına kendi açısından çok anlamlı bir noktayla başladı. "Sene '94, ilk yazmaya başladığım yıllar, insanlar bana teşhirci diye. Ve bugün geldiğimiz noktaya bakıyorum ve bununla o kadarrr eğleniyorum, hoşuma gidiyor ki, hepimizzzz teşhirci olduk!" :) Aslında tespit şahane değil mi? Sosyal medyanın bize yaptırdığı tam da bu. 

Geçen hafta Instagram ve Facebook' ta paylaşmıştım görmüş olabilirsiniz. Yastık koleksiyonumun ilk 2 parçası Ayşe Arman ve Deniz Berdan ile buluştu.

Deniz Berdan ise profesyonel yaşamıyla sosyal medyada olduğundan takipçilerinden gelen negatif hiçbir yoruma cevap vermeyerek tartışma ortamlarına da mahal vermemeyi tercih ettiğini söyledi. Ömür Özdemir' in TV' ye transfer olmadan önce ilaç mümessili olduğunu biliyor muydunuz? O da kendi geçiş sürecini anlattı. 

Ve saatler 9' a geldiğinde artık hepimiz Babylon' da kazananların açıklanmasını bekliyorduk. En tarz blog; kafkaokur.com, en çalışkan blog; bencetatil.com, en bilge forum; maxigame.org/forum, en iyi yerel site; 29saat.com, en sosyal blog; aristolog.com, en uzman blog; sirtcantalilar.com olurken jüri özel ödülü ise dijitalcanavar.com a gitti.






Tüm ödül alanları tebrik ediyorum ama bu ve bundan sonraki yılların en özel hediyesi olan kazananın 1 yıl boyunca hurriyet.com.tr' de yazacak olmasını da kıskanmadan edemiyorum :)

6 Aralık 2013 Cuma

Bu Haftasonu Yok

Herkesin enerjisinin tavan yaptığı, haftasonu için ruhen ve fiziken hazır olanlarımıza güzelll bir haftasonu tatili dilerim ama ben bu haftasonu epey bir çalışıyor olacağım. Malum yastık koleksiyonumuz tamamlandı şimdi sıra çekimlerini tamamlayıp önümüzdeki hafta sizlerle paylaşmakta. Heyecanımın göstergesi olsa ibre sınır çizgisini patlatabilir :)

Dün ise Instagram' dan takip edenleriniz bilir Bumerang İyi İçerik Atölyesi ve ödül törenindeydim. Özenle seçilmiş konuşmacılarla harika planlanmış bir programdı o yüzden detaylıca bu yazıyı hazırlıyor olacağım. Yastık koleksiyonunun da ilk 2 parçasından biri sevgili Ayşe Arman' a, diğeri Deniz Berdan' a ulaştı dün. :)

Bunun yanında sabahtan bir de Atölye Gügü ile röportajdaydım, bu yazının da editlenmesi gerek. Ve tabii daha sırada bekleyen pek çok konu. Bir es verip hepsini tamamlamam lazım. Bir yandan siparişi tamamlanan örtüler kargoya verilir. Bu ara dur durak yok, e olmasın :)


Size haftasonu için iyi eğlencelerrrrrrrr dilerim :) 

15 Kasım 2013 Cuma

Webit Kongresi - 2.Gün

Webit' in 2. günü de oldukça renkli sunumlar yer aldı. "Yeni Dijital Gerçeklik" başlıklı panelde Nokia, Unilever, OMD, IAB Türkiye' den konuşmacılar vardı. OMD' den Nikki Mendonça dijital çok yönlülük ve içeriğin ne kadar kritik olduğuyla ilgili bir konuşma yaptı. "Ne paylaşmış olursanız olun, ilk 24 saatte paylaşılmadıysa, sonradan da paylaşılmıyor" diyor.


Eş zamanlı pazarlama artık en önemli unsur kabul ediliyor. "Hangimiz TV açıkken bir yandan Twitter' a göz atmıyoruz, ya da kucağımızda ipad yok?" diye sordu. Haksız mı sizce? İnternette iş yapanların reklam verenlerin bu ve benzer ikilikleri çok iyi fırsata dönüştürmeleri gerekiyor. 



Yandex' ten konuşmacı olarak katılan Andrey Sebrant "bu renkli sunumlardan sonra benimki biraz sıkıcı gelebilir" uyarısında bulunup gözümüzü korkuttuysa da içerik ve anlatım tarzı pek çok konuşmacınınkinden daha etkileyici ve bilgilendiriciydi. O da internetin artık "web" olmaktan çoktan çıktığını vurguladı. Alışveriş yapıyoruz, navigasyon olarak kullanıyoruz, otel, uçak, müze biletlerimizi alabiliyoruz, taksi bile çağırabiliyoruz. O halde bütünsel bir sistem olarak görülmesi gerektiğine inanıyor. Çünkü yeni nesil mail bakmak gibi rutin işleri "internete girmek" olarak görmüyor, o zaten "olması gereken, yapılan bir şey". "Eskiden sık girdiğimiz sitelere yer imi koyardık, artık yer imi web aplikasyonları, bu kadar net."



Unilever' den Jay Altschuler' in izlettiği videolar (biri de burada) göz doldururken, IAB Türkiye' den katılan Neslihan Olcay' ın izlettiği bir video geleceği biraz daha endişeyle beklememize yol açtı diyebilirim :) Videoda bir erkek gözlüğünü takıp dışarı çıkıyor, bara gidiyor, barmaid kızla birkaç cümlede gözlük kızın burcundan, o anki duygu analizine kadar her bilgiyi döküyor. Çookk tüyler ürpertici bence!


Bu arada Bumerang' dan Haymi Behar da bir sunum gerçekleşti. Bilgisi olmayanlar için bu değerli platform ve Boomads' in nasıl çalıştığına dair oldukça yararlı bir konuşmaydı. 



Twitter' da Direkt Satış Müdür Yardımcısı olan Ali Jafari nasıl en ufak bir tweetin bir anda yüzbinleri etkileyebildiğini anlattı. "# hashtag koyarak etiketlediğimiz sözcükler bizim kamp ateşimiz ve herkesi bu ateşin etrafında. Sizin ne zaman acıktığınızı, yorulduğunuzu, koştuğunuzu, uyuduğunuzu biliyoruz, daha verimli bir bilgi olabilir mi?" Reklam verenlere de şunu öğütlüyor; TV showları sizin pazarlama anlarınız, yeter ki o anı iyi değerlendirin.



Webit Kongresi' nde emeği geçen herkesin eline sağlık, gerçekten tüm dünyadan daha buraya yazamadığım çok nitelikli konuşmacıları ve üst düzey yöneticileri bir araya toplamıştı. Böylesi bir kongrede yer almak son derece güzel ufuklar açıyor, daveti için de Bumerang ekibine tekrardan teşekkür ediyorum.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...