12 Kasım 2014 Çarşamba

Kaç Baba Kaç!

Geçtiğimiz çarşamba HSBC Tiyatro Gönüllüleri' nin ortaya koyduğu oyun "Kaç Baba Kaç!" için Kenter Tiyatrosu' ndaydım. 6 yıldır sosyal sorumluluk projesi kapsamında HSBC çalışanlarından oluşan oyuncular,yönetmen Apo Kaya önderliğinde oyunlar sahneliyorlar. 



Geçen yıl sahnelenen Shakespeare' in "Onikinci Gece" oyununda o kadar başarılı bir performans sergilemişlerdi ki bu yıl yeni bir oyun sahneleneceğini duyunca hemen biletimi ayırttım.

Bu yılki oyun AÇEV tarafından yürütülen "Çocuk Okuma Projesi" ne destek olacak. Çocukların kitap okuma, sevme alışkanlığı kazanması için ortaya konan bu proje 6 ilde 158 okuma grubunda hayat bulacak. Geçen haftaki galadan sonra Anadolu turnesine çıkacak olan oyunun takvimi şu an belli değil ama hatırı sayılır il geziyorlar, yerel tiyatrolarınızı takipte kalın derim.



Gelelim oyuna... Ray Cooney' nin yazıp Haldun Dormen' in çevirdiği bu oyun Doktor Morgan' ın büyük kongrede yapacağı konuşma öncesinde hastanede çalışan eski bir hemşirenin ansızın çıkagelmesiyle başlıyor. Zaten olaylar bundan sonra iyice sarpa sarıyor ve akıl almaz bir yalan çemberinde buluyorsunuz kendinizi. 

Oldukça dinamik bulduğum "Kaç Baba Kaç" ı eminim siz de seveceksiniz. Özellikle de bu kadar zorlu bir oyunu başarıyla tamamlayan tüm ekibi tebrik etmek istiyorum, başarılarının devamını diliyorum.



11 Kasım 2014 Salı

Mimlenmişim! :)

Bugünün ikinci yazısı pek acilinden geldi. Aslında isabet de oldu. Size ne zamandır bahsetmek istediğim bir "yaşamın içinden" blogu vardı. "Yaseminsel Muhabbet". Yasemin' in kalemi çok içten ve hayatına dair her şeyi yazıyor. Bu sabah beni bir yemek miminde etiketleyince cevap yazmak farz oldu. Ee kim sevmez yemek yemeği? İşte bunlar da benim cevaplarım.

En sevdiğiniz yemek?
Buna yanıt çok ama Kosova göçmeni olduğumuz için baş tacım el açması böreklerimiz.

En sevdiğiniz tatlı?
Yine çok çeşit var da her yediğimde aynı hazzı veren beyaz çikolatalı sufle. İçi de kestane parçacıklı olursa fena olmaz :)


Siz çocukken anneniz sizi?
Yanında 3 kişiyle beraber yemek yedirirmiş. Öylesine bir iştahsızlık.

Çocukken, şimdi de?
İyi yemeği seçerim, en hafif tatlara kokulara bile duyarlıyımdır.

Yemeği sevdiğiniz ilginç şeyler?
İçinde lavanta olan her şey; cupcake, dondurma vs.

Bu cici fotoğraf Cupcake Kokulu Mutfak' tan alıntıdır. Yazı sonunda kendisini de mimleyeceğim.

Türk mutfağı dışında?
İtalyan ve Meksika mutfakları.

Yemeyi sevdiğiniz sağlıksız şey?
Oreo.

En sevdiğiniz meyve?
Nar, ananas ve her çeşit dut.

En sevdiğiniz atıştırmalık?
Kısır.

En sevdiğiniz içecek?
Limonata.


Asla yemeyeceğim, içmeyeceğim dediğiniz şeyler?
Kereviz, karnabahar ve Uzakdoğu mutfağının kaplumbağa, kedi, köpek gibi extrem uygulamaları.

Sonsuz tane olsa yiyebileceğiniz şeyler?
İncir. Bir nevi çıtır, çerez, çekirdek bence.

Çorbaların kralı?
Kaşarlı domates çorbası ama çok çok az salça ve bol yaz domatesiyle olsun lütfen :)

Kahvaltıda tercih ettiğiniz şeyler?
Standart Türk kahvaltısı. Peynir, zeytin, söğüş domates, salatalık vs.

Açken ben?
Baş ağrılarıyla kıvranma ve yemek hayalleri görme durumu.

Bir keresinde yemek yerken?
Bir değil de çok sık boğulurum ve yanımdakilerin yüreği ağzına gelir diyebiliriz.

Bu keyifli ve karın acıktıran mim için Yasemin' e teşekkür ediyor ve ben de Moda Meleği, Cupcake Kokulu Mutfak ve Evde Yazar' ı mimliyorum. Başka dileyen varsa elbette paylaşabilir.

Sevgiler ve zaten öğle saati yaklaşırken afiyetler olsun ;)

10 Kasım 2014 Pazartesi

Muhteşem Oteller #8 - Twin Farms

Bu ay sizi "Muhteşem Oteller" de tam da kasımın rengarenk tonlarına yakışır bir otele götürüyorum. Amerika' ya Vermont' a uçuyoruz. Her yer sarı, turuncu ve kızıl tonlara bulanmışken, ağaçların yaprakları tamamen yerle buluşmadan önce kaçılabilecek en güzel sonbahar duraklarından biri. 








Eşsiz doğa manzaraları sunan otelin konforuna da dikkat çekmek istiyorum. Biraz dağ evi havasında olmakla beraber gerek lobi gerek yatak odası alanlarında kocaman koltuklara yumuşacık minderlere yer verilmiş.


Çıtır çıtır yanan şömineler de cabası...




Şu enfes rengarenk atmosfer için yaza gönüllüce veda edilebilir. 


Çok farklı çeşitlerdeki odalarında keyfinize layığını seçebilirsiniz.



Sonbahar ayazında bir de gecesinde dolunay varsa ben de size Ella Fitzgerald ve Louis Armstrong' dan Moonlight in Vermont' u armağan ederim ;) buraya tıklayabilirsiniz bu posta eşlik etmesi için...



Ve düşünün 5 çayınızı şu keyifli manzaraya karşı alıyorsunuz... Mutlu bir gün olsun ;)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...