5 Kasım 2015 Perşembe

Hometex Fuarı' ndan Trendler

Herkese merhaba, 
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Hometex fuarını sizler için ziyaret ettim. Yeni trendleri yakalayabilmek, renk ve desen cümbüşü içinde kaybolabilmek için. Onlarca firma yeni sezon ürünlerini sergilemek için yerini almıştı. Minik bir dipnot düşmek gerekirse Evteks fuarlarının hengamesine alıştığımdan konu birebir aynı olsa da diğerine göre biraz daha sönük geldi bana.


Bu fuar önümüzdeki yılın trendlerinden ziyade içinde bulunduğumuz mevsime hitap ediyor. Tüm firmalar sonbahar kışa yönelik hazırlıklar yapmışlardı. 


Cıvıl cıvıl desenlerden ziyade koyu ve ağır renklerin, baskıların, kış çiçeklerinin kumaşlara yansımış haline tanık oldum bolca. 

Döşemeliğin yanı sıra çeyiz, ev tekstili ve perde sektörleri de fuarda ciddi hakimiyetteydi. Benim artık görmekten yorulduğum ancak hala ciddi anlamda popüler zebra perdeler ise neredeyse koca bir hole hakimdi. Zebrada ise klasik şeritlere yüzlerce çeşit desen eklenmiş olmasıydı.


Fuarın en dikkat çekenlerinden biri özellikle kadifeye bambaşka bir boyut katan marka Epengle idi. Sınırsız sayıda desen seçeneğine sahip ürün gamında koyu bejler, açıktan koyuya griler ve siyahlar dikkatimi çeken tonlardı. 


Her kış kendini aradan dereden göstermeye çalışan hardal sarıları ise bu yıl her yıl olduğundan daha iddialı. Özellikle tekli ve berjer tipi koltuklarınızın kumaşlarında tercih edebilir, belki dekor perdelerinize bile uygulayabilirsiniz. 

Instagram' da fuar ile ilgili paylaştığım videoyu buradan izleyebilirsiniz.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Duvar Saatlerini Nerede Nasıl Kullansak?

Diyorum ya bazen bir fotoğrafın detayı bile ilham oluyor yazılarıma... Yine öyle bir yazı bugünkü. Geçtiğimiz günlerde Instagram' da gezinirken şu linkte yer alan tabakları gördüm ve resmen vuruldum! Sonra birden şimşek çaktı, evlerimizin demirbaşlarından olan, her an gözlerimizin onu aradığı bu dekoratif objeyi daha önce yazmadığımı fark ettim ve kolları sıvadım.



Saatler her daim değerli bir aksesuar olmuştur ister ev için ister kolunuz için olsun. Öyle her gün saat alınmaz, alındı mı da en kıymetlisi en afillisi tercih edilir. En azından benim için hala öyle, sık sık saat değiştirmekten hoşlanmam.


Ancak ev oldu mu orası biraz daha değişken. Artık saatler asıl fonksiyonunun yanında dekoratif zenginlik katmak için de tercih ediliyor. Özellikle birkaç farklı tipte saatle duvarda kolaj oluşturmak oldukça yaygın.


Devasa saatler de bu trendin bir parçası.


Sadelik, minimalizm ve simetri... Bazen başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok...


Sıradışı formlardaki saatler yine umulmadık yerlerden sarkıtılarak dekorasyonunuza sihirli bir dokunuş kondurabilir. Kapı eşiğine asmak gibi...



Her şey yerli yerinde güzel, kombini ile güzel. Şimdi siz bu halat duvar saatini tekne dışında nereye asarsanız asın emanet duracaktır.


Pragmatist bir yaklaşımla estetikten uzak ama işinizi sonuna kadar görecek dijital bir saat de olabilir tercihiniz. Önemli olan geri kalan dekorasyonun tümü bu modernliğe uyum sağlayabilsin.



Adet haline gelen şömine üzerine tablo, ayna veya televizyon koyma işine saatle bir çeşitlilik katabilirsiniz. 




Guguklu saati unutursak hatrı kalır elbette :) şu saatten olmayan ev yoktur herhalde. Benimki ise taa Hollanda seyahatimden kalma.



Ve Dali... Bir guguklu saat kadar atlanmaması gereken de Dali' nin "eriyen saatler" tablosuna yapılan gönderme. Özellikle Barcelona' ya gitmiş herkesin illa ki aldığı.



Yaratıcı olmak ancak böyle mümkün.




Duvarları bir yana bırakırsak temalı sofralar yaratırken de kullanılabilecek bir parça. Bir örneğini daha yazımın başındaki linkte paylaşmıştım.



Mutfak dekorasyonunuzu tastamam bitirecek bir parça. Bunun ayrıca çatal bıçak ve kaşıklı versiyonları da bulunabiliyor.



Vintage aşkına alınabilecek bu devasa ayaklı saati ise başlı başına sergileyebilecek alan lazım evlerde. Ama şıklığına laf yok, o ayrı.



Her şey bir yana, benim için duvar saatinde tek gerçek babaannemin evindeki yüz yılı aşkın bu duvar saatidir, başka diyeceğim yok, sevgiler, saygılar :)

28 Ekim 2015 Çarşamba

Akşam Çayı Sofrası

Misafir gelsin de sofralar hazırlayayım, ne kadar severim bilirsiniz. Menü hazırlaması, servis takımlarını seçip uygun örtüler ve yemek takımlarıyla kombinlemesi, aksesuar ve çiçekle de son dokunuşu yapması ayrı bir keyiftir benim için.



Hamileliğin zorlu etapları (mide bulantısı varken mutfağa girememek, yokken ağırlıktan ve yorgunluktan girememek) ve bebiş sonrası koşturmacalar derken yukarıda bahsettiğim etapları tamamlayabildiğim sofralar pek de olamadı maalesef neredeyse son 1,5 yılda. İşte geçen hafta bunu kırabildiğim bir akşam oldu nihayet.



Akşam çayına gelecek misafirlerim için önce menümü belirledim...



Tepe çekimine bayıldığım bu güzellik Türkmax Gurme' de keyifle takip ettiğim Selin Kutucular' ın ıspanaklı somonlu rulo tarifi. Yemeğe pek girmem yazılarımda ama sunumla ilgili yakaladığım kareleri de paylaşmadan geçmem ;)


Biraz vintage kristalleri hatırlatan servis kadehlerim Madame Coco' dan... Tiramisuyu dağınık şekilde bölüp tabaklara servis etmektense tek kişilik porsiyonlarda hazırladım.



Ve tabii ki menüden sonra sunuma geldi sıra. Mevsiminde kullanılan renkler çiçekler her zaman cezbetmiştir beni ve çiçek tanzimimi de malumunuz hep kendim yaparım. Tabii ki şimdi gül zamanı değil ama onu da bordo seçerek sonbaharın ritmini yakalamaya çalıştım.


Koyu yeşillikler ve okaliptüs yaprakları fonumu oluştururken de araya bir tane ayçiçeği ekleyiverdim. (Bu arada ayçiçekli dekorasyon tüyolarından bahsettiğim yazımı okumadıysanız buraya tıklayabilirsiniz.) Kitap formundaki damasklı vazolarım önceki sezon English Home' dan, nedense ancak kullanmaya fırsatım oldu.


Tekstillerde bu kez komple örtü yerine orta dantelli Decoridea runnerlarımı tercih ettim. Gümüş çatal bıçak servisleri ise her zaman kurduğunuz sofraya +2  puan getirir benim gözümde. 


Çay sofrası olsun kahvaltı sofrası olsun ya da sıradan bir öğle yemeği; dokunduğunuzu güzelleştirmek, ufacık detaylarla fark yaratmak elinizde... Sofra aşkına; afiyet olsun ;)



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...