söyleşi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
söyleşi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Düğün Dosyası: Mori Events ile Röportaj #9

Onların adını duymayan kaldı mı bilmiyorum ama yaptıkları işler bu 5 başarılı Mori kızını çoook ilerilere taşıdı. Doğumgünleri, babyshower, bekarlığa veda organizasyonlarıyla çıktıkları bu yolda artık birbirinden şahane düğünlere de imza atıyorlar. Nişantaşı' ndaki şık ve cool ama aynı zamanda da sizi saran bir sıcaklığa sahip ofislerinde ziyaret ettim Mori Events' i. Yazı içinde bu ferah ofisten dekorasyon detaylarını da bulacaksınız. Lafı fazla uzatmadan sizi tanıştırayım: İşte Hande, Sena, Hüma, Şeyma ve Gamze...



Decoridea: Mori Events nasıl oluştu, isminizin anlamı nedir? 

Hande: Hepimiz zaten 20-25 yıllık arkadaşlarız ve her zaman kendimiz için yaptığımız işlerde hep çok özenir, detaylara önem verir ve titizlenirdik. Daha o zamanlar "organizasyon" ismi yokken biz bunu ortaya koyuyorduk. Yine kendimiz için yaptığımız bir işin ardından bir araya gelme fikri ortaya çıktı çünkü kendi adımıza bunun boşluğunu hissettik. İlk işimiz Gamze' nin bebeği içindi, bir baby shower yaptık, o ilk günün heyecanını hala hissederiz. İsim aşamasına geldiğimizde yine ortak noktamızdan yola çıktık. Hepimiz göçmeniz, bizde küçük çocuklar "mori kız, mori çocuk" diye çağırılır, neden olmasın dedik, isim annemiz Şeyma' dır, hepimiz hemen benimsedik.

Şeyma: Biz çocukluğumuzda oyun oynarken bile tam bir event ortaya koyardık, kostümlü senaryolu.



D: Öncesinde neler yapıyordunuz? Aldığınız eğitimler ne yöndeydi?

Hande: Ben marka yöneticisi, pazarlama müdürüydüm. Evlendikten sonra kariyerime arkadaşlarımla devam etmeye karar verdim. 

Gamze: Ben Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum, sonrasında sigortacılığa yöneldim, Yapı Kredi sigortada staj yaptıktan sonra kendi sigorta şirketimize geçtim. Akabinde hamilelik ve doğum izni sonrası Mori oluştu.

Sena: İnternet gazeteciliği okudum. Çok uzun bir çalışma hayatım yok zaten ben iş ararken Mori' ye dahil oldum.

Şeyma: Görsel iletişim tasarım mezunuyum. Saatchi & Saatchi' de junior art director olarak başladım. Doğan Yanıcı' nın ajansında sanat yönetmenliği yaptım. Evlendikten sonra yurtdışına gidip geldim birkaç yerde çalıştım ama içime sinmedi ve Mori süreci başladı.

Hüma: Ben şehir planlamacısıydım, 6 yıl bir proje firmasında çalıştım, işin alaylı kesimindenim. Evlendikten sonra benim de ara verdiğim dönemde ortak paydamızda buluştuk.

D: Bu bütünlüğü yakalayıp yeni bir iş ortaya çıkarırken görev dağılımınızı nasıl yapıyorsunuz?

Hande: Buradaki tüm parçalar hayatın direği, bir şeye odaklanırsanız zaman zaman sığ kalabilirsiniz. O yüzden Mori her açıyı farklı bir gözle ele alıyor ve neticede hepimiz bir puzzle tamamlar gibi elimizdeki işi tamamlıyoruz. Müşteri bize geldiğinde her zaman beşimiz toplantıya giremesek bile toplantı sonucunda bir fikir ortaya çıkıyor ve hemen onu şekillendirmeye başlıyoruz hem aklımızda hem gerçekten çizime dökerek. Sonrasında da atölye çalışması başlıyor.



D: Beyin takımı 5 Mori kızı. Peki arkanızda kaç kişilik bir ekip var?

Hande: Satınalmaları yaptığımız tedarikçilerimiz var, ofisimizde 2 arkadaşımız daha var biri tasarım olarak diğeri tüm ekibe yardımcı olan. Ama son 6 aya kadar her şeye beşimiz yetişiyorduk.

D: Piyasada bu kadar organizasyon firması varken insanlar neden Mori Events' i seçiyor?

Hüma: Sanırım insanlara biraz daha farklı geldik, aynı zamanda genç bir grup olmamız da onların kafa yapısına yakın olmamızı sağlıyor.

Şeyma: Bu sektörde büyük firmalarla çalışmaya başlıyoruz yavaş yavaş ve toplantılara girdiğimizde genel orta yaşsa biz daha genç kaldığımız için bu farklılığı yansıtabiliyoruz. Taze kan her zaman iyidir. Şu an her köşe başında satılıyor belki ama biz 1,5 yıl önce kavanoz pastayla çıktığımızda bu o zaman için bir yenilikti. Bunu görenler demek ki bunu böyle farklı ortaya koyanlar farklı işler de yapabilirler diye düşündüler sanırım.

Hande: Gelen çoğu mail de " siz hep farklı şeyler yapıyorsunuz, ben de farklı bir organizasyon istiyorum" şeklinde oluyor. 

Gamze: Ya da var olan bir şeyi nasıl farklılaştırabiliriz ona yöneliyoruz. En güzel örneği de Buse Terim' e yaptığımız nişan tepsisiydi. Bundan sadece 6 ay kadar önce yüzük yükseltisi diye bir şey çıkardık, aslında endüstriyel bir tasarım, şimdi aldı yürüdü, artık biz yapmıyoruz.

Şeyma: Tükenen ve tüketilen bir sektör o yüzden her zaman birkaç adım önde olmaya çalışıyoruz. Yurtiçi ve yurtdışı fuarları takip ederek kendimize yatırım yapıyoruz, buralardan besleniyoruz.



D: Size belirli bir konsept veya taleple gelinmediğinde ilhamınızı nelerden alıyorsunuz?

Şeyma: İzlediğimiz bir filmdeki bir sahne bile toplantı sırasında bir anda gündeme oturabiliyor, bunu buraya uygulayabiliriz diye düşünüyoruz. Okuduğumuz bir yazı, kitap, gazete manşeti herhangi bir renkten bile ilham alabiliyoruz.

Hüma: Beşimiz yemeğe çıktığımızda bile dünyaya bakışımız, algımız çok farklı işliyor.

D: Organizasyonlarda size ne kadar zaman önce gelmeliler? Baby shower, doğumgünü veya düğün?

Sena: Fikir üreten bir takım olduğumuz için yaratıcılığın artabilmesi için biraz zamana ihtiyacımız oluyor. Önceden çalıştığımız bir şeyse 2 hafta gibi bir süreçte hazırlanabiliyoruz. Fakat bir doğum günü için 1 ay istiyoruz. Ama düğün söz konusu olduğunda olay tamamen değişiyor. Konsept çalışıldığı için daha uzun bir süreye ihtiyacımız oluyor.



D: Organizasyonlarda partilerde olmazsa olmazınız neler?

Hande: Kıstasımız yok aslında, maskesiz, çerçevesiz olmaz gibi bir durum yok. 

Hüma: Bir şeyleri kabataslak yapmaktan hiç hoşlanmadığımız için her şeyin detayına inerek çalışıyoruz.

Şeyma: Olmazsa olmazımız aslında her şeyin kendi içinde bir mantığının olması, buraya bir obje koyuyorsak o mutlaka bütünün bir parçasıdır, bir şeyleri tamamlıyordur. İnsanların dokunmaya kıyamadığı değil, hemen dahil olup dokunacağı, tadacağı, koklayacağı masalar ortaya koymaya çalışıyoruz.


Ofisin atölye bölümü

D: Bugüne kadar sizi en zorlayan ve en farklı hissettiren işler neler oldu?

Hande: Fatih Terim' in 60. yaş kutlaması. Öyle önemli birinin o çok özel gününü organize etmek bambaşkaydı. Sonrasında da çok büyük işler yaptık ama onun yeri ayrıdır.

Şeyma: Zordan kasıt fiziki değil aslında, tam tersi bizi kamçılayan daha güzel ne olabilir diye bizi düşünmeye, unutulmaza sevk eden bir yapısı vardı. Her gelenin ayrılmak istemediği bir alan yarattık soğuk bir otel odasından.


Bu kadar ilham veren renk ve görselle muhteşem işler çıkmaması tesadüf değil                                                    sanki ;)

D: Terim ailesinden laf açılmışken Terim Events ile bir araya gelme hikayeniz nasıl oldu?

Hande: İlk Buse Terim' e kavanoz pasta gitmişti geçtiğimiz yıl nisan ayında. Sonrasında Fulya hanımın evine Buse Terim' in arkadaşları gelecekti. Bir araya geldik nasıl bir hediye organizasyonu yapılabilir diye, tüm fikri bize bıraktılar. Kutular gitti ve biz Fulya Hanım' dan bizi çok heyecanlandıran bir telefon aldık. Çok beğendiğini detaylardan çok etkilendiğini belirtti bizi de çok duygulandırdı. Sonrasında Fatih hocanın doğumgünü derken devamı geldi. Aile olarak kariyerleriyle ilgili farklı bir yoldalar şimdi ama bizimle de kimyaları çok uyuştuğu için yaptığı işlerde bizi çözüm ortağı olarak görüyorlar.

D: Siz de artık düğün yaptığınıza göre birbirinin aynı olmaya başlayan bu organizasyon furyasında yol nereye gidecek? Ne gibi yenilikler göreceğiz?

Hüma: Şu an bir vintage furyası var düğünlerde.

Şeyma: Bundan sonrasında her şey daha "eğlence" temalı olacak bana göre. Gelenler bir sahne şovu izliyormuş hissine kapılacak. Dünyada da buna doğru bir yönelim var.

Gamze: Hem teknolojik eğlence hem de insanların içinde bulunduğu eğlence.


Ofisteki birbirinden güzel fotoğraflar Şeyma' nın objektifinden...


D: Gelin ve damat unutulmaz bir düğün yaşamak için sizce ne yapmalı?

Hande: Kendileri gibi olsunlar ve ne istediklerini bilsinler, illa trendlere bağlı kalıp birkaç yıl sonra hoşlanmayacakları seçimler yapmasınlar, "bak hala ne kadar hoş" dedirtsinler.

Hüma: Kendi hayallerini de iyi anlatmalılar ki herkes o hayalin içine dahil olabilsin.

D: Takipçilerime önerebileceğiniz evde kendileri bir parti/davet verirken dikkat edilmesi gereken noktalar neler?

Hande: Basit tutsunlar. Az çoktur fikri her zaman en iyidir. Belki bizim de hazırladığımız masalarda çok detay var ama mesaj net. Her noktada illa bir şey kullanılacak diye bir kural yok.

D: Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı organizasyonlar ve partilerle alakalı?

Hande: Hayal etmeyi bırakmasınlar bence. Hayal etmek her güzelliğin başlangıcı çünkü, ne düşündüysen ona varıyorsun. 



Bu keyifli röportaj ve içten misafirperverlikleri için Mori kızlarına çok teşekkür ediyorum ve sizleri onların yaptıkları birbirinden başarılı işlerle baş başa bırakıyorum.











Daha fazla detay için Mori Events Instagram hesabını veya web sitelerini inceleyebilirsiniz.


25 Aralık 2013 Çarşamba

Ayşe Arman ile Mahalle Sohbetleri

Geçtiğimiz hafta çarşamba Nişantaşı City' s Mahalle' de Ayşe Arman ile Mahalle Sohbetleri gerçekleşti. Her ay birkaç konuk ağırlanan bu güzel söyleşi ortamının bu ayki konukları astrolog Filiz Özkol, sunucu-yazar Ece Vahapoğlu ve ünlü tarihçi ve turist rehberi Saffet Emre Tonguç idi. 


Yeni yıl ile ilgili yazmış olduğu kitabından bahsederken 2014' te bizi nelerin beklediğine de değindi. Hemen notlar alınsın ;) Önümüzdeki yılın özellikle ilk 6 ayındaki en şanslı burçlar yengeç, boğa, başak ve oğlaklar. Temmuz ayına kadar gezengenlerin retro dediğimiz geri hareketleri olduğundan tüm burçlar biraz zorluklar yaşayabilir. 1 şubata kadar ise Venüs gerilemesi olduğundan, hanımlar, güzellik, estetik ve dış görünüşle ilgili hiçbir müdahalede bulunmuyoruz diye uyarıda bulunuyor.  


Güncel konulardan bahsederken Ayşe Arman seçim sonuçlarını tahmin edip edemeyeceğini soruyor Filiz Hanım' a. Aslında tahmin yürütülebileceğini ama sağlam bir tahmin olabilmesi için seçim tarihinin tam bilinmesi ve partilerin kuruluş tarihlerinin incelenmesi gerektiğini söylüyor. Söyleşiye gelen dinleyicilerden biri burç ve yükselen ayarlamak için sezeryan doğumda neye dikkat etmek gerektiği gibi pek ütopik bir soru sordu ki yapanlar yok değil ama bana kalsa biraz abartı bir durum artık o kadarı :) Yine de ilgilenene notum olsun, kariyer, aşk gibi gelip geçici konulardan ziyade dikkat edilmesi gereken tek şeyin o anki olumlu hareketlerine göre gezegenlerin sağlık evine isabet etmesiymiş. 


Ece Vahapoğlu, protokol sunucusu, tercüman, yazar, gazeteci gibi özelliklerinin yanına son yıllarda bir de wellness eğitmenliğini ekledi. Sağlıklı yaşam için gereken tüm aşamalara dair sizi yönlendirip, gerekli ekibi sağlayıp hayatınızı değiştiriyor. İlk olarak "60 Günde İdeal Vücut" ve "60 Tarifte İdeal Mutfak" kitaplarıyla bu işe başlayıp bugünlerde çıkardığı "Ece Vahapoğlu ile İdeal 21" kitabıyla devam ediyor. İşin 21' deki sırrı, bir davranışın alışkanlık haline gelebilmesi için 21 gün / 21 kez yapılması gerektiği felsefesinden yola çıkıyor. Program dahilinde 15 kişilik bir ekiple çalışılıyor olması. Diyet tarzınız diyetisyeninizle planlanıyor ve buna göre hazırlanan yemekler adresinize teslim ediliyor. Tabii ki sadece yemekle kalmayan bu program bol egzersiz ve meditasyonla da destekleniyor. Ece Vahapoğlu da haftada 3 gün bu programı takip edenlerle yürüyüş yapıyor ve diğer günlerde de yakından takip ediyor gidişatı. Detaylı bilgi için www.ecevahapoglu.com u inceleyebilirsiniz.

 

Ayrıca o gün birkaç faydalı bilgi de verdi hemen maddeleyeyim:

* Dümdüz yolda 50 dakika gibi bir zaman yürümenin fazla etkisi yokmuş. Aralarda birkaç dakika koşup dolaşımı hızlandırıp tekrardan yürümek gerekliymiş.

* Alkali beslenme ve yaşam tarzını benimsemeliyiz.

* Sabahları aç karnına hafif ılık suya yarım limon sıkıp içmeliyiz.

* Balığın faydaları malum; ancak somonu mümkün olduğunca sık tüketmek lazım çünkü omega 3 açısından en zengin balıklardan biri. Üstelik omega 3 kaymak gibi nefis bir cilde sahip olmak için de önemli bir anahtar.

* Bir banyo fırçası ile sol ayaktan başlayarak kalbe doğru yukarı hareketlerle vücudumuzun her yerini hafifçe tarıyoruz. Bastırmaya gerek olmadan da bu şekilde yapılan masaj tüm vücut dolaşımını hızlandırarak zindelik kazandırıyormuş, mutlaka denemek gerekli.

* Gece yemeklerinden sonra meyve kesin yasak.


Gelelim üçüncü ve benim de merakla beklediğim konuk Saffet Emre Tonguç' a. Kendisini ilk olarak Hürriyet' in seyahat ekindeki yazılarından tanıyordum. Sonra git gide basında da epey yer almaya başlayınca kendisinin ne kadar bilgili bir rehber, tarihçi, seyahat yazar ve fotoğrafçı olduğunu anladım. 124 ülke gezmiş olan doktoralı bu rehber bildiğiniz rehberlerden oldukça farklı. Anlattıkları ve tarzıyla sizi sıkmadan bilgi bombardımanına tutuyor ve siz de zevkle dinliyorsunuz. Kendisiyle kesinlikle bir yurtiçi veya yurtdışı tur yapılmalı. Mesleğinde o kadar iyi ki Türkiye' ye gelen çoğu ünlüyü kendisi gezdirmiş. Bunların başında Madonna, Colin Powell, Calvin Klein, Oprah Winfrey, Dan Brown, Bob Geldof gibi sanatçı ve işadamları geliyor. 

Bu ara kendisinin İstanbul' da düzenlediği Kapalıçarşı ve Balat turları oldukça revaçta. O gün diğer konuşmacılardan daha uzun bir söyleşi gerçekleşti kendisiyle ama anıları keyifle dinlemekten not almaya fırsat kalmadı itiraf etmeliyim ki :) Bence bu da vesile olsun mutlaka kendisinin bir turuna katılın. Nisan ayında başlayacak olan "Erguvan Zamanı Boğaz" turları da mutlaka kaçırılmaması gerekenlerden. 

Bu güzel organizasyona emeği geçen herkese ve tabii ki eğlenceli tavırları, hoş sohbetiyle bize hoş bir gün yaşatan Ayşe Arman' a da çok teşekkür ediyorum.  
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...