davet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
davet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ekim 2015 Çarşamba

Cotton Box Lansmanı ve 5 Çayı

#yatağımdasonbahar hashtagi ile davet etti bizleri Cotton Box önceki hafta. Ritz Carlton Hotel' de sonbahar dinginliğine yakışır bir 5 çayı organizasyonu ile ağırlandık. %100 pamuk kullanımını, dokunduğunuz anda hissettiğiniz yumuşacık ürünlerini incelemek için bir araya geldik. Yönetim kurulu başkan yardımcısı Nihat Turgut bey samimi anlatımıyla Sümerbank' ın ekli basmalarından dünyaya ev tekstili modası satar hale gelişimize keyifli bir anlatımla değindi.  






Dünya çapında yüzün üzerinde desen ofisiyle çalışan firma renk-konsept çalışmasına ayrı önem veriyor. Bunu seçilen desenlerde rahatlıkla hissedebiliyorsunuz. 




Bu sezonun yeniliklerinden de bahsedersek hemen kendime yakın olana değinmek istiyorum. Malum bebek nevresimi ve ebeveyn nevresimi ayrıdır genelde. Cotton box bir süre anne baba odasında beşikte yatan bebeklerin seti ile ebeveyn setini takım haline getirmiş. Hepsi farklı desen olup cümbüş yaratmasından hoşlanmayanlar için değerlendirilebilecek bir çalışma olmuş.




Kış aylarına sıcacık uyum sağlayan nostaljik naif dantelleri de bu sezon nevresim takımlarına uygulamış.




Anne bebek setleri kullanmak istemeyenler için de baskılı sevimli bebek nevresimleri mevcut.



Cotton Box, ürünlerini her şeyi bulabildiğimiz avmlerden uzak tutuyor. Marka stratejisi ise çeyiz ürünü bulabileceğiniz çoğu noktada bulunabilmek. Bu alanda belli yerler ziyaret edildiğinde ürünlerine rahatlıkla ulaşılabilir. Cotton Box' ı birbirinden şık tasarımları için tebrik ediyor, kendilerinin ufak jesti için de teşekkür ediyorum.




26 Mart 2015 Perşembe

Çay Saatine Davetlisiniz

Güneş, güneş, güneş! İstediğiniz kadar canınız sıkkın olsun, biraz güneş gördü mü gözler hemen ruhu aydınlanıyor insanın. Son günlerdeki bu şahane havayla bu aralar güzel bir manzaraya karşı enfes tatlarla yapmak istediğim tek şeyi yazmak geldi içimden. Neyse bahar geliyor, zamanımız bol ;)



Öncelikle çay davetinizi hangi konseptte hazırlayacağınıza karar verin. İngilizlerin 5 çayı gibi katlı servislerde sunulan, gümüş takımların hakimiyeti mi gönlünüzden geçen, yoksa piknik havasında naif sunumlar mı?


Marie Antoinette sofrasına ne dersiniz?


Sofraların her zaman bir hikayesi olması gerektiğine inanırım. En basitinden de olsa bir mesaj vermeli, konukları neşelendirmeli, şaşırtmalı. Çok sıkı hazırlıklara da gerek yok öyle. Bazen ufacık dokunuşlar bile ne kadar şaşırtır karşımızdakini.


Bazen de en akla gelmeyeni yapmak için çabalamak gerekir. Aklımda bir tema var örneğin, şu ana kadar yapanı görmedim, yemekli misafir ağırlamaya geri döndüğüm ilk davetimde uygulayacağım :) tabii ki haberiniz olur...








Modern ve minimalist sofraları da son yıllarda oldukça beğeniyorum. Sadeliğin getirdiği zenginlik ve sunulanı ön plana çıkarış biçimi muazzam. Özellikle de tatlılarda insanın gözlerini yuvalarından uğratır cinsten.


Hep ben tüyo vermeyeyim, bu kez sizden isteyeyim değişiklik olsun :) Şu madeleine kek kalıbını Türkiye' de bulabilen varsa nolur bana yazıversin adresini, tarif var, yapamıyorum.







Ve tabii bir de günlük şıklık var es geçilemeyen. "Az çoktur" bazen ne kadar güzel anlatır o bolluğu. Çay kutusu, bisküvi kutusu, şekerlik, peçetelik ve tepsi. İşte aslında tüm lazım olanlar en naif şekliyle bir arada.



Siz çay davetlerinizde nasıl donatıyorsunuz sofralarınızı?


Bu da benim hiçbir yaşımda geçmeyen evcilik ruhuma gönderme. Bir gün kızlarla toplaşıp böyle giyinir çay saatinde dedikodu yapar mıyız acaba?

26 Eylül 2014 Cuma

Koçtaş 2014/2015 için Geri Sayım

Yeni sezon, yeni mevsim, değişim, hazırlıklar, koleksiyonlar... Sadece bu alt başlıklar bile heyecan verici değil mi? Önümüzdeki hafta Koçtaş, 2014-2015 dekorasyon kataloğunun stil tasarımcıları Murat Tamgüç ve Bertan Berk ile bizleri keyifli bir etkinliğe davet ediyor. Ben de orada olacağım, çarşamba günü yine Instagram' dan beni an be an takip edebilir, yazıyı burada paylaşmadan önce detaylar hakkında fikir sahibi olabilirsiniz ;) Takipte kalın, sevgiler...



4 Ağustos 2014 Pazartesi

Düğün Dosyası: Mori Events ile Röportaj #9

Onların adını duymayan kaldı mı bilmiyorum ama yaptıkları işler bu 5 başarılı Mori kızını çoook ilerilere taşıdı. Doğumgünleri, babyshower, bekarlığa veda organizasyonlarıyla çıktıkları bu yolda artık birbirinden şahane düğünlere de imza atıyorlar. Nişantaşı' ndaki şık ve cool ama aynı zamanda da sizi saran bir sıcaklığa sahip ofislerinde ziyaret ettim Mori Events' i. Yazı içinde bu ferah ofisten dekorasyon detaylarını da bulacaksınız. Lafı fazla uzatmadan sizi tanıştırayım: İşte Hande, Sena, Hüma, Şeyma ve Gamze...



Decoridea: Mori Events nasıl oluştu, isminizin anlamı nedir? 

Hande: Hepimiz zaten 20-25 yıllık arkadaşlarız ve her zaman kendimiz için yaptığımız işlerde hep çok özenir, detaylara önem verir ve titizlenirdik. Daha o zamanlar "organizasyon" ismi yokken biz bunu ortaya koyuyorduk. Yine kendimiz için yaptığımız bir işin ardından bir araya gelme fikri ortaya çıktı çünkü kendi adımıza bunun boşluğunu hissettik. İlk işimiz Gamze' nin bebeği içindi, bir baby shower yaptık, o ilk günün heyecanını hala hissederiz. İsim aşamasına geldiğimizde yine ortak noktamızdan yola çıktık. Hepimiz göçmeniz, bizde küçük çocuklar "mori kız, mori çocuk" diye çağırılır, neden olmasın dedik, isim annemiz Şeyma' dır, hepimiz hemen benimsedik.

Şeyma: Biz çocukluğumuzda oyun oynarken bile tam bir event ortaya koyardık, kostümlü senaryolu.



D: Öncesinde neler yapıyordunuz? Aldığınız eğitimler ne yöndeydi?

Hande: Ben marka yöneticisi, pazarlama müdürüydüm. Evlendikten sonra kariyerime arkadaşlarımla devam etmeye karar verdim. 

Gamze: Ben Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum, sonrasında sigortacılığa yöneldim, Yapı Kredi sigortada staj yaptıktan sonra kendi sigorta şirketimize geçtim. Akabinde hamilelik ve doğum izni sonrası Mori oluştu.

Sena: İnternet gazeteciliği okudum. Çok uzun bir çalışma hayatım yok zaten ben iş ararken Mori' ye dahil oldum.

Şeyma: Görsel iletişim tasarım mezunuyum. Saatchi & Saatchi' de junior art director olarak başladım. Doğan Yanıcı' nın ajansında sanat yönetmenliği yaptım. Evlendikten sonra yurtdışına gidip geldim birkaç yerde çalıştım ama içime sinmedi ve Mori süreci başladı.

Hüma: Ben şehir planlamacısıydım, 6 yıl bir proje firmasında çalıştım, işin alaylı kesimindenim. Evlendikten sonra benim de ara verdiğim dönemde ortak paydamızda buluştuk.

D: Bu bütünlüğü yakalayıp yeni bir iş ortaya çıkarırken görev dağılımınızı nasıl yapıyorsunuz?

Hande: Buradaki tüm parçalar hayatın direği, bir şeye odaklanırsanız zaman zaman sığ kalabilirsiniz. O yüzden Mori her açıyı farklı bir gözle ele alıyor ve neticede hepimiz bir puzzle tamamlar gibi elimizdeki işi tamamlıyoruz. Müşteri bize geldiğinde her zaman beşimiz toplantıya giremesek bile toplantı sonucunda bir fikir ortaya çıkıyor ve hemen onu şekillendirmeye başlıyoruz hem aklımızda hem gerçekten çizime dökerek. Sonrasında da atölye çalışması başlıyor.



D: Beyin takımı 5 Mori kızı. Peki arkanızda kaç kişilik bir ekip var?

Hande: Satınalmaları yaptığımız tedarikçilerimiz var, ofisimizde 2 arkadaşımız daha var biri tasarım olarak diğeri tüm ekibe yardımcı olan. Ama son 6 aya kadar her şeye beşimiz yetişiyorduk.

D: Piyasada bu kadar organizasyon firması varken insanlar neden Mori Events' i seçiyor?

Hüma: Sanırım insanlara biraz daha farklı geldik, aynı zamanda genç bir grup olmamız da onların kafa yapısına yakın olmamızı sağlıyor.

Şeyma: Bu sektörde büyük firmalarla çalışmaya başlıyoruz yavaş yavaş ve toplantılara girdiğimizde genel orta yaşsa biz daha genç kaldığımız için bu farklılığı yansıtabiliyoruz. Taze kan her zaman iyidir. Şu an her köşe başında satılıyor belki ama biz 1,5 yıl önce kavanoz pastayla çıktığımızda bu o zaman için bir yenilikti. Bunu görenler demek ki bunu böyle farklı ortaya koyanlar farklı işler de yapabilirler diye düşündüler sanırım.

Hande: Gelen çoğu mail de " siz hep farklı şeyler yapıyorsunuz, ben de farklı bir organizasyon istiyorum" şeklinde oluyor. 

Gamze: Ya da var olan bir şeyi nasıl farklılaştırabiliriz ona yöneliyoruz. En güzel örneği de Buse Terim' e yaptığımız nişan tepsisiydi. Bundan sadece 6 ay kadar önce yüzük yükseltisi diye bir şey çıkardık, aslında endüstriyel bir tasarım, şimdi aldı yürüdü, artık biz yapmıyoruz.

Şeyma: Tükenen ve tüketilen bir sektör o yüzden her zaman birkaç adım önde olmaya çalışıyoruz. Yurtiçi ve yurtdışı fuarları takip ederek kendimize yatırım yapıyoruz, buralardan besleniyoruz.



D: Size belirli bir konsept veya taleple gelinmediğinde ilhamınızı nelerden alıyorsunuz?

Şeyma: İzlediğimiz bir filmdeki bir sahne bile toplantı sırasında bir anda gündeme oturabiliyor, bunu buraya uygulayabiliriz diye düşünüyoruz. Okuduğumuz bir yazı, kitap, gazete manşeti herhangi bir renkten bile ilham alabiliyoruz.

Hüma: Beşimiz yemeğe çıktığımızda bile dünyaya bakışımız, algımız çok farklı işliyor.

D: Organizasyonlarda size ne kadar zaman önce gelmeliler? Baby shower, doğumgünü veya düğün?

Sena: Fikir üreten bir takım olduğumuz için yaratıcılığın artabilmesi için biraz zamana ihtiyacımız oluyor. Önceden çalıştığımız bir şeyse 2 hafta gibi bir süreçte hazırlanabiliyoruz. Fakat bir doğum günü için 1 ay istiyoruz. Ama düğün söz konusu olduğunda olay tamamen değişiyor. Konsept çalışıldığı için daha uzun bir süreye ihtiyacımız oluyor.



D: Organizasyonlarda partilerde olmazsa olmazınız neler?

Hande: Kıstasımız yok aslında, maskesiz, çerçevesiz olmaz gibi bir durum yok. 

Hüma: Bir şeyleri kabataslak yapmaktan hiç hoşlanmadığımız için her şeyin detayına inerek çalışıyoruz.

Şeyma: Olmazsa olmazımız aslında her şeyin kendi içinde bir mantığının olması, buraya bir obje koyuyorsak o mutlaka bütünün bir parçasıdır, bir şeyleri tamamlıyordur. İnsanların dokunmaya kıyamadığı değil, hemen dahil olup dokunacağı, tadacağı, koklayacağı masalar ortaya koymaya çalışıyoruz.


Ofisin atölye bölümü

D: Bugüne kadar sizi en zorlayan ve en farklı hissettiren işler neler oldu?

Hande: Fatih Terim' in 60. yaş kutlaması. Öyle önemli birinin o çok özel gününü organize etmek bambaşkaydı. Sonrasında da çok büyük işler yaptık ama onun yeri ayrıdır.

Şeyma: Zordan kasıt fiziki değil aslında, tam tersi bizi kamçılayan daha güzel ne olabilir diye bizi düşünmeye, unutulmaza sevk eden bir yapısı vardı. Her gelenin ayrılmak istemediği bir alan yarattık soğuk bir otel odasından.


Bu kadar ilham veren renk ve görselle muhteşem işler çıkmaması tesadüf değil                                                    sanki ;)

D: Terim ailesinden laf açılmışken Terim Events ile bir araya gelme hikayeniz nasıl oldu?

Hande: İlk Buse Terim' e kavanoz pasta gitmişti geçtiğimiz yıl nisan ayında. Sonrasında Fulya hanımın evine Buse Terim' in arkadaşları gelecekti. Bir araya geldik nasıl bir hediye organizasyonu yapılabilir diye, tüm fikri bize bıraktılar. Kutular gitti ve biz Fulya Hanım' dan bizi çok heyecanlandıran bir telefon aldık. Çok beğendiğini detaylardan çok etkilendiğini belirtti bizi de çok duygulandırdı. Sonrasında Fatih hocanın doğumgünü derken devamı geldi. Aile olarak kariyerleriyle ilgili farklı bir yoldalar şimdi ama bizimle de kimyaları çok uyuştuğu için yaptığı işlerde bizi çözüm ortağı olarak görüyorlar.

D: Siz de artık düğün yaptığınıza göre birbirinin aynı olmaya başlayan bu organizasyon furyasında yol nereye gidecek? Ne gibi yenilikler göreceğiz?

Hüma: Şu an bir vintage furyası var düğünlerde.

Şeyma: Bundan sonrasında her şey daha "eğlence" temalı olacak bana göre. Gelenler bir sahne şovu izliyormuş hissine kapılacak. Dünyada da buna doğru bir yönelim var.

Gamze: Hem teknolojik eğlence hem de insanların içinde bulunduğu eğlence.


Ofisteki birbirinden güzel fotoğraflar Şeyma' nın objektifinden...


D: Gelin ve damat unutulmaz bir düğün yaşamak için sizce ne yapmalı?

Hande: Kendileri gibi olsunlar ve ne istediklerini bilsinler, illa trendlere bağlı kalıp birkaç yıl sonra hoşlanmayacakları seçimler yapmasınlar, "bak hala ne kadar hoş" dedirtsinler.

Hüma: Kendi hayallerini de iyi anlatmalılar ki herkes o hayalin içine dahil olabilsin.

D: Takipçilerime önerebileceğiniz evde kendileri bir parti/davet verirken dikkat edilmesi gereken noktalar neler?

Hande: Basit tutsunlar. Az çoktur fikri her zaman en iyidir. Belki bizim de hazırladığımız masalarda çok detay var ama mesaj net. Her noktada illa bir şey kullanılacak diye bir kural yok.

D: Son olarak vermek istediğiniz bir mesaj var mı organizasyonlar ve partilerle alakalı?

Hande: Hayal etmeyi bırakmasınlar bence. Hayal etmek her güzelliğin başlangıcı çünkü, ne düşündüysen ona varıyorsun. 



Bu keyifli röportaj ve içten misafirperverlikleri için Mori kızlarına çok teşekkür ediyorum ve sizleri onların yaptıkları birbirinden başarılı işlerle baş başa bırakıyorum.











Daha fazla detay için Mori Events Instagram hesabını veya web sitelerini inceleyebilirsiniz.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...