1 Eylül 2015 Salı

Ayçiçeği Tarlalarıyla Bir Eylül

Ne kadar dirensek de günlerin sonbahara döndüğü, yaz sıcağının yavaşça azaldığı şu günlerde doğanın değişimine tanığız. Instagram' da hoşgeldin sonbahar, hoşgeldin eylül paylaşımları şu saat itibariyle tavan yapmış olsa da ben daha yumuşak bir geçişten yanayım, şak diye yüzünüze vurmak niyetinde değilim yazın bittiğini. 

Az biraz şehir dışına doğru çevirdiğinizde rotayı, ayçiçekleri gözümüzü alıyor artık, hatta erken açanlar neredeyse solmaya bile başladı. Onların bu can alıcı renkleri yitip gitmeden evimize misafir etsek hiç fena olmaz. İster capcanlı çiçek olarak, ister objeleşmiş halleriyle yerlerini alsınlar.


Bu setle bir kahvaltı sofrası hazırlamak en şahane ayçiçeği sunumu olurdu sanıyorum...

Ayçiçekleri ya da karakteristik özelliği ismiyle günebakanlar genel yapısı itibariyle rustik dekoru çağrıştırır bize. Doğanın içinden kopup gelen toprak tonları ve koyu renkler en uyumlu tamamlayıcılarıdır. 



Biraz renk kombinasyonuna bakalım. Çiçek olarak kullanırsanız daha ağır renklere yönelmenizi tavsiye ederim. 





Bahçe fenerleriniz sararan yapraklara eşlik etsin. 


İlle de vazolarca çiçeğe gerek yok, desenlerini uydurabildiğiniz hatta belki kendi el işinizi ortaya koyabildiğiniz bir pike de evinize sonbahar sıcaklığını getirecektir. 


Apartmanda oturuyorsanız arada kapı süsünüzü değiştirebilirsiniz. Kapı süsünü sık değiştiren komşularımı seviyorum, bir sonraki sürprizi ne olacak diye bekliyor insan.



Cam boyalarıyla gözden çıkarmaya niyet ettiğiniz bardaklarınızı yeniden değerlendirebilirsiniz.



Hiçbirine fırsat bulamadınız mı? Canınız sağolsun, girin mutfağa biraz hamur yoğurun afiyetle yiyin sonbahar sofranıza yakışacak güzellikleri.



Peki böyle bir ayçiçeğiyle kapanışa ne dersiniz? :) Siz de ayçiçekleriyle dolu bir düzenleme yaparsanız evinizde, Instagram' da paylaşıp beni de etiketlemeyi unutmayın.

Sevgiler çok çok...


21 Ağustos 2015 Cuma

Veritabelleza ile Begonvil Sofrası - Röportaj #12

Misafir ağırlamak, yemek daveti vermek, o yemeğe hazırlanmak bunlar birbirinden güzel ve keyifli aşamalar. Her gelen misafir bereketi ve hoş sohbetiyle geldi mi hayattan tat almak için daha neye ihtiyaç duyar ki insan? 

Ya bir de misafir gözünden bakarsak? O yemeğe gittiğiniz ev sonsuz bir özveri ve cömertlikle sergilerse kalbinde barındırdıklarını, insan can atmaz mı o eve varmaya? İşte ben de böyle bir eve misafir oldum geçtiğimiz hafta. Instagram' ın bana kattığı güzel insanlardan biri oldu evinin kapısını ve bereketli sofrasını bana açan Veritabellezza. Deseniz ki sofra adına kim vardır ilham alınabilecek, zevkle takip edilebilecek, ilk isimdir kendisi size söyleyebileceğim.



Uzun zamandır davet sofrası kuramadığımdan sizleri mahrum bırakmamak adına bu işe ruh katmış birine yer vermek istedim ve Veritabellezza ile harika bir çekim ve söyleşi gerçekleştirdik. Sözü daha fazla uzatmayayım, haydi sofraya...



40 yılın hatrına önce kahvelerimizi yudumladık. Altın sarısı suplaya siyah dokunuşlarla derinlik katmış. Enfes ev yapımı erik kompostosu da kahvemize eşlik edip fincandan sarkan siyah püskülle beraber tablomuzu tamamlamış oldu. Şimdi geçelim sofraya ve biraz muhabbete...





Decoridea: Evet kimdir Veritabellezza, tanıyabilir miyiz sizi?
Veritabellezza: Ben Arzu Tanış Yılmaz. İstanbul doğumlu, evli ve  Ares adında bir erkek çocuk annesiyim. Mimarım. Ares' ten fırsat buldukça yağlıboya ve suluboya resim yapıyorum. Fotoğraf çekmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi seviyorum. Akademiden mezun olduktan sonra mesleğimin gerektirdiği sektörlerde yaklaşık 10 yıl kadar şantiye anılarıyla dolu bir iş hayatım oldu. Bu tempolu çalışmaya oğlum dünyaya gelene kadar bilfiil devam ettim. Sonrasında doğum arası ile Ares' ten sonraki hayatım başladı. 



(Bu minik magnet bebekler de zarif notuyla günün hediyesiydi)

D: Sofraya ilgi nereden? Hikayesi var mı?
V: Tamamen kendi ilgi ve zevkimin sonucu. Sofra hazırlarken hikayeyi ben yaratıyorum, kısaca eğleniyorum, her şey renk uyumu ve bir düzen içinde, karmaşanın içinde bile bir düzen olmalı benim için.

D: Sunum için nelerden ilham alıyorsunuz? 
V: Davetin türü en önemlisi. Çay partisi mi, kahvaltı mı, akşam yemeği mi? Tabii ki gelen kişiler de konseptime yön verebiliyor. Kimlerin geldiği çok önemli. Son olarak da mevsimler önemli. Yazsa rengarenk cıvıl cıvıl sofralar, denizi çağrıştıran maviler beyazlar, kışsa kahveler turuncular gibi...



D: Bir sofranın olmazsa olmazı nelerdir?
V: Kumaş peçete, supla ve ütü izi olmayan masa örtüsü.



Çatal bıçak yastıkları şık bir sofranın en kibar aksesuarlarındandır bana göre. Sevgili Veritabellezza da kullanmış, üstelik aynı figür şekerlikle de güzel bir uyum yakalamış)


D: Kurduğunuz sofra bir yüzyıl olsa hangi dönemi seçerdiniz? Sizi en çok ne yansıtırdı?
V: Viktorya dönemi olurdu sanırım. O dönemin ipek kumaşları, zarif dantelleri, gümüş aksesuarları, etkileyici şamdanları, ihtişamı ve bir o kadar da romantikliği...





D: Gümüş servis setleri
    Porselenler
    Masa tekstilleri
    Bunları kullandığınız bir sofrada her biri size neyi çağrıştırıyor?
V: Masa düzenine geniş açıdan baktığımızda onu davetkar ve zarif bir bayan olarak hayal ettim. Gümüş servis setleri takısını, masa tekstilleri ise dantel detaylı ve bir o kadar da zarif, uçuş uçuş kıyafeti olduğunu...


(Belirtmeden geçmeyeyim günün en tarz ve aksesuarlarından biri de Koleksiyon' a ait bu çay takımıydı.)


D: Sofra dekorasyonunu pek beceremeyenler için vereceğiniz püf noktaları neler?
V: Bir sofra kuruluyorsa önce renk ve tarz belirlensin. Sonra da buna uyumlu objeler seçilsin yani konsept belirlemek şart. Zaten sonrasında o sizi yönlendirir. Diyelim ki bir bahar sofrası hazırlıyoruz, renklerimiz belli, ana renk yeşil olmak üzere desenli bir örtü seçtik, üzerine mutlaka sade bir tabak seçmeliler ki arka fon öne çıksın. Baş konuk desen burada. Ya da beyaz örtü olduğunu düşünelim, tabak da beyaz ise mutlaka onları patlatacak, öne çıkaracak farklı renk bir supla olmalı. Suple benim sofralarımda olmazsa olmazım, en büyük tamamlayıcımdır. Servis için tabaklar toplandığında, konukların önünde boşluk hoş olmuyor ve masa düzeninde önemli bir rol oynuyor. 




D: Peki son olarak Bodrum-Begonvil temalı bu yaz sofrasında hangi markalardan ürünler kullandınız paylaşabilir misiniz?
V: Orta aksesuarı şemsiye Yargıcı' dan, kısır kaseleri Paşabahçe, çay bardakları Koleksiyon' un, peçete halkaları Zara Home, mavili bardaklar Porland, beyaz tabaklar Lucky Art, mavi tabaklar ve suplalar ise hediye gelmişti.




D: Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyorum, ayrıca birbirinden lezzetli ikramlar için de ellerinize sağlık.
V: Ben teşekkür ediyorum bu güzel ve keyifli sohbet için, evime geldiğiniz için.




18 Ağustos 2015 Salı

Muhteşem Oteller #17 - Hilton Seychelles Labriz

Serimizin bu ayki durağında öyle muhteşem oda ve otel dekorasyonu filan aramayın. Vallahi kendi göz zevkime çalıştım diyebilirim. Madem muhteşem sahillere gideceğiz dedik 3 ay, madem denizlerden kendimizi alamayacağız dedik, hakkını verelim. Son tropik durağımız Seyşeller.



Üşenmedim, onlarca otel arasından en beyaz kumsala ve o pürüzsüz kıvamdaki bombeli kayalıklara sahip oteli aradım taradım buldum. Seyşeller' e gidiyorsan, o kayalıklar olacak arkadaş! Çocukluğumuza işleyen "zeki triko pozlarının" en havalı arka planında eksik mi kalsın o kayalar :)



Egzotik kelimesinin harfi harfine karşılığı değil mi bu manzara?



Hilton ismi gereği belli bir kaliteyi koruduğundan burada da kötü bir sürprize yer yok.


Odalar doğallığın gerektirdiği yalınlıkta. Rattan sandalye ve oturma grubu tercih edilmiş. Veranda da ise ahşap şezlonglar.



Şeffaflık sunan banyoda bağımsız bir küvet çakıl taşlarıyla dolu bir alana konumlandırılmış. Sahile mi inse, banyo keyfi mi yapsa ikilemi yaşatacak cinsten bir banyo olmuş.


Sahil barındaki oturma alanlarını çok beğendim. Hem farklı hem konforlu.



Ah bu devasa ama sevimli kayalıklar otelin her yerinde. Bir duşa bile duşakabin görevi görmüş.


Yıldızlar belirmeye başladığında...



Bir ülkede böyle sahiller varsa orada sadece kumsal düğünü yapılmalı! Böyle bir ambiyans başka şeye değişilmez gerçekten de...







Ve bu otel elbetteki enfes bir finali hak ediyor. Doğanın göbeğinde sağı solu tropik ağaçların sardığı bir atmosferde dakikalarca süren aromatik bir masajla bugünkü yazıyı sonlandırıyorum. Hayallerin gerçek olması için şimdi herkes daha büyük şevkle iş başına ;)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...