sofra-düzenleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sofra-düzenleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2015 Salı

Viktoryen Bir Runner

Ve atölyeden tazecik çıkan bir sipariş daha... Yepyeni bir evin sofrasını süsleyecek 3' lü runner set çalıştık bu kez. Beton tonlarında olan vintage bir yemek takımı ile kullanılacak bu runnerlarda gri Fransız dantel tercih ettik.



Gri dantelin tok duruşu ve kıvrımları tam da Viktorya döneminin zerafetini barındırıyor.




Runnerları sofra düzenlemesinde bu şekilde kullanmayı ben de çok seviyorum. 3 veya masanın uzunluğuna göre 4 tane yan yana dizili kullanım hem şık hem zengin bir görünümle göz dolduruyor.


Gri dantelle bu kez krem fay kumaş kombinlendi.


Siz de bu veya buna benzer bir runner takımı ile sofralarınızda görsel bir şölen yaşamak-yaşatmak isterseniz benimle 0542 637 4998 nolu telefondan veya decorideatr@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

21 Ağustos 2015 Cuma

Veritabelleza ile Begonvil Sofrası - Röportaj #12

Misafir ağırlamak, yemek daveti vermek, o yemeğe hazırlanmak bunlar birbirinden güzel ve keyifli aşamalar. Her gelen misafir bereketi ve hoş sohbetiyle geldi mi hayattan tat almak için daha neye ihtiyaç duyar ki insan? 

Ya bir de misafir gözünden bakarsak? O yemeğe gittiğiniz ev sonsuz bir özveri ve cömertlikle sergilerse kalbinde barındırdıklarını, insan can atmaz mı o eve varmaya? İşte ben de böyle bir eve misafir oldum geçtiğimiz hafta. Instagram' ın bana kattığı güzel insanlardan biri oldu evinin kapısını ve bereketli sofrasını bana açan Veritabellezza. Deseniz ki sofra adına kim vardır ilham alınabilecek, zevkle takip edilebilecek, ilk isimdir kendisi size söyleyebileceğim.



Uzun zamandır davet sofrası kuramadığımdan sizleri mahrum bırakmamak adına bu işe ruh katmış birine yer vermek istedim ve Veritabellezza ile harika bir çekim ve söyleşi gerçekleştirdik. Sözü daha fazla uzatmayayım, haydi sofraya...



40 yılın hatrına önce kahvelerimizi yudumladık. Altın sarısı suplaya siyah dokunuşlarla derinlik katmış. Enfes ev yapımı erik kompostosu da kahvemize eşlik edip fincandan sarkan siyah püskülle beraber tablomuzu tamamlamış oldu. Şimdi geçelim sofraya ve biraz muhabbete...





Decoridea: Evet kimdir Veritabellezza, tanıyabilir miyiz sizi?
Veritabellezza: Ben Arzu Tanış Yılmaz. İstanbul doğumlu, evli ve  Ares adında bir erkek çocuk annesiyim. Mimarım. Ares' ten fırsat buldukça yağlıboya ve suluboya resim yapıyorum. Fotoğraf çekmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi seviyorum. Akademiden mezun olduktan sonra mesleğimin gerektirdiği sektörlerde yaklaşık 10 yıl kadar şantiye anılarıyla dolu bir iş hayatım oldu. Bu tempolu çalışmaya oğlum dünyaya gelene kadar bilfiil devam ettim. Sonrasında doğum arası ile Ares' ten sonraki hayatım başladı. 



(Bu minik magnet bebekler de zarif notuyla günün hediyesiydi)

D: Sofraya ilgi nereden? Hikayesi var mı?
V: Tamamen kendi ilgi ve zevkimin sonucu. Sofra hazırlarken hikayeyi ben yaratıyorum, kısaca eğleniyorum, her şey renk uyumu ve bir düzen içinde, karmaşanın içinde bile bir düzen olmalı benim için.

D: Sunum için nelerden ilham alıyorsunuz? 
V: Davetin türü en önemlisi. Çay partisi mi, kahvaltı mı, akşam yemeği mi? Tabii ki gelen kişiler de konseptime yön verebiliyor. Kimlerin geldiği çok önemli. Son olarak da mevsimler önemli. Yazsa rengarenk cıvıl cıvıl sofralar, denizi çağrıştıran maviler beyazlar, kışsa kahveler turuncular gibi...



D: Bir sofranın olmazsa olmazı nelerdir?
V: Kumaş peçete, supla ve ütü izi olmayan masa örtüsü.



Çatal bıçak yastıkları şık bir sofranın en kibar aksesuarlarındandır bana göre. Sevgili Veritabellezza da kullanmış, üstelik aynı figür şekerlikle de güzel bir uyum yakalamış)


D: Kurduğunuz sofra bir yüzyıl olsa hangi dönemi seçerdiniz? Sizi en çok ne yansıtırdı?
V: Viktorya dönemi olurdu sanırım. O dönemin ipek kumaşları, zarif dantelleri, gümüş aksesuarları, etkileyici şamdanları, ihtişamı ve bir o kadar da romantikliği...





D: Gümüş servis setleri
    Porselenler
    Masa tekstilleri
    Bunları kullandığınız bir sofrada her biri size neyi çağrıştırıyor?
V: Masa düzenine geniş açıdan baktığımızda onu davetkar ve zarif bir bayan olarak hayal ettim. Gümüş servis setleri takısını, masa tekstilleri ise dantel detaylı ve bir o kadar da zarif, uçuş uçuş kıyafeti olduğunu...


(Belirtmeden geçmeyeyim günün en tarz ve aksesuarlarından biri de Koleksiyon' a ait bu çay takımıydı.)


D: Sofra dekorasyonunu pek beceremeyenler için vereceğiniz püf noktaları neler?
V: Bir sofra kuruluyorsa önce renk ve tarz belirlensin. Sonra da buna uyumlu objeler seçilsin yani konsept belirlemek şart. Zaten sonrasında o sizi yönlendirir. Diyelim ki bir bahar sofrası hazırlıyoruz, renklerimiz belli, ana renk yeşil olmak üzere desenli bir örtü seçtik, üzerine mutlaka sade bir tabak seçmeliler ki arka fon öne çıksın. Baş konuk desen burada. Ya da beyaz örtü olduğunu düşünelim, tabak da beyaz ise mutlaka onları patlatacak, öne çıkaracak farklı renk bir supla olmalı. Suple benim sofralarımda olmazsa olmazım, en büyük tamamlayıcımdır. Servis için tabaklar toplandığında, konukların önünde boşluk hoş olmuyor ve masa düzeninde önemli bir rol oynuyor. 




D: Peki son olarak Bodrum-Begonvil temalı bu yaz sofrasında hangi markalardan ürünler kullandınız paylaşabilir misiniz?
V: Orta aksesuarı şemsiye Yargıcı' dan, kısır kaseleri Paşabahçe, çay bardakları Koleksiyon' un, peçete halkaları Zara Home, mavili bardaklar Porland, beyaz tabaklar Lucky Art, mavi tabaklar ve suplalar ise hediye gelmişti.




D: Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyorum, ayrıca birbirinden lezzetli ikramlar için de ellerinize sağlık.
V: Ben teşekkür ediyorum bu güzel ve keyifli sohbet için, evime geldiğiniz için.




26 Mart 2015 Perşembe

Çay Saatine Davetlisiniz

Güneş, güneş, güneş! İstediğiniz kadar canınız sıkkın olsun, biraz güneş gördü mü gözler hemen ruhu aydınlanıyor insanın. Son günlerdeki bu şahane havayla bu aralar güzel bir manzaraya karşı enfes tatlarla yapmak istediğim tek şeyi yazmak geldi içimden. Neyse bahar geliyor, zamanımız bol ;)



Öncelikle çay davetinizi hangi konseptte hazırlayacağınıza karar verin. İngilizlerin 5 çayı gibi katlı servislerde sunulan, gümüş takımların hakimiyeti mi gönlünüzden geçen, yoksa piknik havasında naif sunumlar mı?


Marie Antoinette sofrasına ne dersiniz?


Sofraların her zaman bir hikayesi olması gerektiğine inanırım. En basitinden de olsa bir mesaj vermeli, konukları neşelendirmeli, şaşırtmalı. Çok sıkı hazırlıklara da gerek yok öyle. Bazen ufacık dokunuşlar bile ne kadar şaşırtır karşımızdakini.


Bazen de en akla gelmeyeni yapmak için çabalamak gerekir. Aklımda bir tema var örneğin, şu ana kadar yapanı görmedim, yemekli misafir ağırlamaya geri döndüğüm ilk davetimde uygulayacağım :) tabii ki haberiniz olur...








Modern ve minimalist sofraları da son yıllarda oldukça beğeniyorum. Sadeliğin getirdiği zenginlik ve sunulanı ön plana çıkarış biçimi muazzam. Özellikle de tatlılarda insanın gözlerini yuvalarından uğratır cinsten.


Hep ben tüyo vermeyeyim, bu kez sizden isteyeyim değişiklik olsun :) Şu madeleine kek kalıbını Türkiye' de bulabilen varsa nolur bana yazıversin adresini, tarif var, yapamıyorum.







Ve tabii bir de günlük şıklık var es geçilemeyen. "Az çoktur" bazen ne kadar güzel anlatır o bolluğu. Çay kutusu, bisküvi kutusu, şekerlik, peçetelik ve tepsi. İşte aslında tüm lazım olanlar en naif şekliyle bir arada.



Siz çay davetlerinizde nasıl donatıyorsunuz sofralarınızı?


Bu da benim hiçbir yaşımda geçmeyen evcilik ruhuma gönderme. Bir gün kızlarla toplaşıp böyle giyinir çay saatinde dedikodu yapar mıyız acaba?

22 Ocak 2015 Perşembe

Brunch Sofraları

Ve yine güzel bir cuma günü! Hangi cumaya kötü diyebiliriz ki bizi dinlenip deşarj olacağımız, sosyalleşebileceğimiz haftasonuna bağlıyorken? Bugünkü yazım pazar günü için. Bu hafta için programınız nedir bilmiyorum ama aşağıdaki sofraları görünce birilerini toplayıp bruncha davet etmek isteyeceğiniz kesin :) Büyük sofralar hazırlayıp birilerini yemeğe çağırmayı o kadar özledim ki (o kadar uzun saatler hazırlıklara izin vermiyor minnoş epey zamandır) bu yazı bana da ilaç gibi geldi.



Çubuklara sarılı veya dizili kahvaltılıklar hem pratiktir hem de masaya boyut kattığı için sunum açısından zengin gösterir.





Ekmek ve hamur işleri için ayrı bir köşe yaratabilirsiniz. Hatta bunları sepetlerde sergilemek sizi ve misafirlerinizi tam bir hafta sonu pikniği moduna sokacaktır.


Bol malzemeli waffle köşesine ne dersiniz? Dikkat, bu köşeyi gören kahvaltıyı yabana atabilir ;)


Davetin adı brunch oldu mu elbette sadece kahvaltılıklarla kurtaramazsınız. En az 2-3 çeşit de hafif aperatifler hazırlamak gerekir. Bunu da füme et veya somonlu kanepelerle çözebilirsiniz.


"Baby it' s cold outside" davetinizin ana başlığı bile olabilir. Dışarısı soğuk ama sizin masanız davetkarlığıyla konuklarınızın içini ısıtacak.

Çok katlı geniş servislerinizi ana sunum alanı olarak kullanabilirsiniz.


Bu servisleri meşrubat veya sıcak içecek köşesinde de kullanmak güzel bir etki yaratacaktır.


Çocukları unutmak olmaz, o sütler içilecek! Farklı şekilde sergilerseniz daha bir coşkuyla şişelere sarılacakları kesin.


Veya bir brunchın en keyif anlarından biri de bir kadeh şampanyanızı yudumlarkendir...

Külahta sunum hem şık ve sevimli duracak hem de dökülme derdini ortadan kaldıracaktır.


Atıştırmalıkları porsiyonluk hazırlamak ise tam simetri sevenlere uygun bir sunum şekli, aslında çok da pratik. 

Şu andan sonra bana size afiyet bal şekerler olsun demek düşüyor. Hadi bakalım önce kimleri davet ediyorsunuz bu pazar, listenizi yapın, sonra da menüyü belirleyin! 
Keyifli bir hafta sonu olsun hepimize... 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...