tasarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tasarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mayıs 2015 Cuma

Mustafa Kepi ile By Kepi Röportaj #11

By Kepi dosyasına son dokunuşu firma sahibi Mustafa Kepi ile yaptığımız röportaj ile tamamlıyoruz. Birbirinden güzel tasarımlarına yer verdiğimiz bu markayı şimdi yakından tanımada sıra...

Decoridea: Mustafa Bey biraz marka özgeçmişinizden ve bu mesleğe nasıl adım attığınızdan bahseder misiniz?

Mustafa Kepi: 1971 doğumluyum ve meslekle tanıştığım andan itibaren çok sevdim. Koltuk iskeleti imalatıyla başladığım iş hayatımda, markamı yaratırken hedeflerimi belirlemiştim. By Kepi ile yapılmayanı yapmak, bütünsel tasarım çözümleri üretmek hedefim oldu. 2001 yılında şu anki fabrikamızı kurduk, bugün 16000 metrekare üretim alanına sahip haute couture mobilya üretiminde dünyada bir örneği yok. 


D: By Kepi' nin çizgisini tanımlar mısınız?

M.K: 2001 yılından beri faaliyet gösteren firmamız kaliteyi, konforu ve özel hissetmeyi tercih edenlerin markası haline geldi. Mükemmellik ilkesinden ödün vermediğimiz için hangi tarzı ele alırsak alalım yaşanılası mekanlar yarattık bugüne dek. Hayatın güzelliklerinden ilham alan ekibiyle müşteriye özel tasarımlar yapar ve üretir.


D: Sizi diğer markalardan ayıran yanlarınız nedir?

M.K: Bir projede bizim için önemli olan müşterinin ne istediği, beklentisidir. İçmimarlarımız çalışırken zevklere müdahale etmeden müşteriyi çok iyi tanımaya çalışarak ilerliyorlar. Müşterinin yaşam tarzı, beklentisi, rahatlık ve şıklık anlayışı gibi unsurlar belirlenip harmanlanıyor. Neticede herkesi memnun eden bir tablo çıkıyor. Ayrıca yarattığımız yaşam alanlarında halıdan aydınlatmaya, perdeye, aksesuara kadar her şeyi bir bütün olarak ele alıyoruz. Kısaca yaşam alanı oluşturuyoruz.


D: By Kepi başarısını neye borçlu?

M.K: Müşterilerimizin huzurla keyifle yaşayacağı alanlar yaratmak bizim en büyük arzumuz. Bunu yaparken de mekanları konsept olarak tasarlarız. Bütünsel tasarım çözümleri üretebilmek için projelendirme yapılır. Her şeyi bu titiz çalışmaya borçluyuz.


D: Şube sayınızı arttırmayı düşünüyor musunuz?

M.K: 2010 yılında başlattığımız mağazacılık atılımımızla İzmir' de 3, İstanbul' da 4, Bursa' da 1 showroomumuz bulunuyor. Bu yıl içinde Ankara' ya bir şube projemiz var. By Kepi Kids olarak Adana ve Antalya' da da mağazalarımız açıldı. Şubeleşmeye devam edeceğiz.



D: Yurtiçi fuarlarının olmazsa olmazlarındansınız. Yurtdışı fuarlara da katılmayı düşünüyor musunuz?

M.K: Rusya ve Dubai' de fuarlara katıldık. Önümüzdeki yıl da İtalya fuarında yer almayı hedefliyoruz. Fuarların dışında Suudi Arabistan, Yunanistan, Dubai, Fransa, Kuveyt, Mısır, Libya, İran ve Kıbrıs' a da mobilya ihraç ediyoruz.


D: İzmir' deki otel projenizden bahseder misiniz? Bu otel butik hizmet mi verecek yoksa oteller zinciri mi oluşacak?

M.K: İzmir' de yapılan ve temmuz ayında açılması planlanan otelimiz kent oteli olarak tasarlandı. Tüm dekorasyonu ve inşaatı By Kepi tarafından yapılmakta olan otelimizin her odası ayrı konseptte dizayn edildi. Havaalanına ve iş bölgelerine çok yakın olması büyük avantaj sağlarken, konukların da kendilerini rahat ve özel hissetmelerini sağlayacak bir otel BY KEPİ HOTEL. Toplantı ve konferans salonları, yüzme havuzu, fitness-spa merkezi, düğün ve event alanları ile yalnız şehir dışından gelen konuklarına değil, bölge halkına da hizmet vermeyi amaçlıyor. 


D: Bu keyifli röportaj için çok teşekkürler, başarılarınızın Türkiye' de ve dünyada artarak devam etmesini diliyoruz...

27 Ocak 2015 Salı

Başımın Ucu, Yatağımın Başı

Artık her odanın kendi şarkısı var. Hiçbir mekanı mobilyalarla doldurmuş olmak için dekore etmiyoruz, hepsinin bir konsepti bir hikayesi oluyor. Bu durumdan tabii ki yatak odaları da nasibini alıyor. Sizde durum nasıl bilmiyorum ama bir yatak odasına girdiğimde - ev çekimlerimde de durum aynı - beni ilk yakalayan şey yatak başları oluyor. Ondan sonra genel tarz ve diğer mobilyaları inceliyorum. Yatak başının nedense yatak odasının ana karakteri, en can alıcı sözü söyleyen parçası olduğunu düşünüyorum.



Örneğin, bu yatak başını seçen kişinin sıradan zevkleri olmadığını rahatlıkla anlayabilirsiniz. Çünkü kolay kolay akla gelmeyecek paravan tarzda kumaşlı bir seçim yapmış, çok da yakıştırmış. Benzer bir tekniği siz de uygulayabilirsiniz. Paravanın çerçevesini istediğiniz gibi seçebilir, kumaş olarak belki yumuşak satenlerle daha romantik bir hava katabilirsiniz. 


Şimdilerde çokça kullanılan bir diğer etki ise devasa yatak başı panelleri. Dikkat ederseniz aslında orijinal baş göze bile gelmeyecek kadar sade ve minimal tutulmuş. Asıl vurucu nokta niş şeklinde konumlandırılmış kabartmalı arka panel. Zaten panel kısmı bu kadar heybetli olunca gerçek yatak başını yutmuş ve başrole oturmuş. Nişin genel kıvrımları gereği biraz oryantalist bir yapıda olduğunu söyleyebiliriz. Tabii ki siz daha çağdaş bir model üzerine yoğunlaşabilirsiniz. 

Kulaklı yatak başlarının her zaman sizi sarıp sarmaladığını düşünmüşümdür.


Kapitone artık bir klasik ancak yatak başınızın formunda değişiklik yaparak onun da klasik havasını kırabilirsiniz.


"Sahne senin!" Alışılmışın dışına çıkmak istiyorsanız perdelerinizin rengi ve dokusuna uygun bir kumaşla başucunuzu bir sahne dekoruna dönüştürebilirsiniz.


Aynalı seçenekler her zaman şıklığı vurgular, ortamı ferahlatır, aydınlatır. İster koca bir duvarı ayna kaplatın ister sadece çerçevede kalsın. Her şekliyle elegan bir duruş sergileyecektir.


Kapitoneden sıkılanlara tam da modern bir kumaş kaplamalı model!



Sizin bir tablo gibi başrolde olduğunuz bir çerçeveye ne dersiniz?



Odanızda provence çağrışımlar tercih ediyorsanız ahşap kepenk panellerden faydalanabilirsiniz. Benzer örneklerini Mudo Concept' lerde çokça görebilme şansınız var.





"Evimdeyim, güvendeyim, huzurluyum, uyuyorum" mesajı veren bir başlık.


İşte kitap tutkunlarının hayranı olacağı bir seçenek.


Oryantalizmin zirvesi için Fas, Marakeş esintilerine ne dersiniz?

Sizin de benim gibi dikkat ettiğiniz bir nokta mı yatak başları? Ne tip modeller tercih ediyorsunuz? 

6 Kasım 2014 Perşembe

İsim İşlemeli Amerikan Servisler

Pınar Hanım günlük kullanım için bizden isim yazılı ve harf işlemeli amerikan servislerimizden talep etti. 3 kişilik bu güzel aile için hemen tasarımımızı yaptık. Günlük kullanım için olduğundan yıkaması ve kullanımı daha rahat olan cappuccino rengi fay kumaşı tercih ettik.





Bu da evin prensesine sevdiği renkte, kendine özel nakışlı servisi...




Detaylı bilgi ve sipariş için her zaman 0542 637 4998 nolu telefondan veya decorideatr@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Sevgiler...

26 Şubat 2014 Çarşamba

Çiçek Tasarımcısı ByOğuzhan ile Röportaj #6

Onu nasıl tanımlasam da ortaya çıkardığı güzellikleri tasvir etmekte kelimeler yetersiz kalır. Çiçek tasarımcısı Oğuzhan Tüylüoğlu' ndan bahsediyorum; siz onu Instagram, Facebook ve Twitter' dan byoguzhan olarak tanıyorsunuz. Orkideler başta olmak üzere her tür çiçekle şiir gibi sanat kokan tasarımlar ortaya çıkaran sevgili Oğuzhan' ı bir çiçek aşığı olarak tanımasam, sizlere tanıştırmasam olmazdı gerçekten. Aralık ayında Beşiktaş' ta kendi mağazasını da açınca ziyaret edip tanışmak farz oldu. Sizi fazla bekletmeden hemen röportaja geçiyorum.



Decoridea: Öncelikle mağazanız hayırlı olsun, bol şans ve bereket getirsin. Peki sizi biraz tanıyalım mı, çiçeklere olan bu sevgi, birliktelik ne zaman başladı?

Oğuzhan Tüylüoğlu: Aslında ortaokul yıllarıma dayanıyor. Bir çocukluk klasiği olarak yaz tatillerini değerlendirmek için kendimi o zamanın sayılı çiçekçilerinden Özlem Çiçekçilik' te buldum. Saksı değiştir, suyu boşalt gibi işlerle başladım. Bu işin bendeki yeri çıraklıktan gelip her aşamasını tadarak ilerlediğim için apayrı.

"Çıraklık zamanlarımda şimdiki gibi arabalarla servis yok. Kollarımda 3-4 buketle çıkar yürüyerek götürürdüm adreslerine. İşte o zamanlardan tadını almaya başladım."

Yazları üst üste çalışmaya başlayınca, biraz romantik bir yapım olduğu için, insanlara buketleri verdiğimde yüzlerinde oluşan o ifade beni daha da cezbetmeye başladı. Şiir çok severim ve eskiden de epey yazardım -hatta sıkı bir İclal Aydın hayranıydım- en ufak bir şey bana esin kaynağı olurdu. Bunu git gide çiçeklere aktarmaya başladım. Eskiden "çiçekçiye kız mı verilir?" düşüncesi varken ben işin içine tasarımı, sanatı kattım. Şimdi bir çocukluk hayalim gerçekleşti ve ben İclal Aydın' a hizmet veriyorum. Bu çok farklı bir tatmin, demek iyi şeyler yaptığımı düşündürüyor.

"Spidyum orkideler yaz akşamları sıcak esintileri çok sever"

D: Kendi mağazanızı açmadan önce Four Seasons ile çalışıyordunuz bildiğim kadarıyla? 

O.T: Evet, Four Seasons Hotel Bosphorus ve Sultanahmet için tasarımlar yaptım. Kendi mağazamı açmamda Four Seasons Hotel'lerindeki tecrübelerimin çok büyük katkısı olmuştur. Beni ben yapan çok önemli bir zincirdir diyebilirim rahatlıkla. Yine aynı şekilde sanat ve cemiyet hayatından da aldığım kararla ilgili beni şahsen arayarak her zaman destek olacaklarını belirten çok değerli insanlar var. Tüm bunlar da en büyük motivasyon kaynağı benim için.


D: Yeşilin enerjisini ve hayatınızdaki yerini nasıl tanımlarsınız? 

O.T: Bir kere yeşil huzur ve dinginlik veren bir renk. Tüm renkler yeşilden geliyor. Her tür çiçek tanzimini gösteren renktir. Karmakarışık buketlerdense yeşilin vurguladığı tek tonlar bana daha çok hitap ediyor aslında. Ve yeşili de doğru kullanmak gerekiyor. Bir sözüm vardır " Çiçek tasarım sanatı düşüncelerin beyinden hayata akışıdır." O anki durumunuzu ifade etmesi gerekir. 



D: Başarılı bir çiçek tasarımının sırrı nedir?

O.T: Çiçek tasarım sanatı ikebana 3 ana temadan oluşuyor. İnsan, dünya ve cennet üçlemesi. Ben bunu şöyle yorumluyorum. Bu dünyada her şey Allah' ın bize sunduğu bir nimet bana da sanıyorum bu görev verilmiş ki bu güzellikleri konuşturabiliyorum, sizlere sunabiliyorum. Bir tasarımı oluştururken de birlikte kullanılan renklere dikkat etmek lazım. Aynı renk bile olsa daha canlı tonlarla mat tonlar geçiş verilmeden kullanılmamalı yoksa diğer rengi öldürür. 


D: Bu tasarımları oluştururken sanıyorum beynin çok sakin ve dingin olması lazım?

O.T: Kesinlikle. Zaten içinde ne varsa o yansıyor. Güzel bir gününüzdeki tasarımla biraz durgun bir anınınızdaki tasarım renklere varana kadar kendini belli ediyor. Bir bakıyorsunuz huzur arayan yemyeşil bir tasarım çıkmış ortaya :) Bir de tabii ki müziksiz asla çalışmam. Ama misafirlerle çalıştığınızda onların kimliğine ve zevkine bürünmek zorundasınız elbette.


D: Sizin tanzimlerinizde sadelik ve zariflik ön planda, bununla birlikte içte devleşen bir albeni coşkusu hakim. Bu çarpıcılığı nasıl sağlıyorsunuz?

O.T: Cümlenin başında sade ve zarif dediniz. Bu benim vizyonum olmasıyla beraber çalıştığım kurum ve kişileri de göz önüne aldığımızda zarif şeyler sunmak durumundaydım. İlkem Öztürk ve Polar Moda Sevim Hanım ile de çalışmak moda ile ilgili farklı bir vizyon edinmemi de sağladı. Bu yüzden de şıklık ve sadelik benim için çok önemli, dikkat ettiyseniz zaten benim tasarımlarımda hiçbir zaman karman çorman bir şeyler bulamazsınız. 


D: Tasarımlarınızda en çok nelerden ilham alıyorsunuz?

O.T: İlk madde şiirler tabii ki, sonra da müzik. Kitap okumayı da çok seviyorum ve orada geçen bir cümle veya kelime bile bana ilham verebiliyor. Bunu hayata dökmeliyim diyorum ve o an renkler, gözümde canlanmaya başlıyor. Oteller için yaptığım geniş çaplı tasarımlar için 1-2 gün önceden mutlaka çizim yapar çalışırım, görünüm nasıl olmalı, nerede ne kullanılmalı, önceden bunu belirlemeliyim. Çalışma arkadaşlarımla da toplanıp onların da fikirlerini alarak karar vermek benim için çok önemli çünkü bu bir ekip işi.


D: Çiçekler daha çok yurtiçi mi yurtdışı mezatlardan mı geliyor?

O.T: %90 yurtdışından. Çalıştığınız kişiyi yansıtmak durumunda olduğunuz için herkesin çiçek zevki farklı, buna uyum sağlayabilmek için ona göre alım yapmanız gerekiyor. Eskiden bu kadar bile alternatifimiz ve renk seçeneğimiz yoktu.  


D: Her zaman her çiçekçide fazla çeşit bulamıyoruz ve bu o an için çok kısıtlayıcı olabiliyor? Sebep nedir?

O.T: Bu firmanın vizyonu, kendine çizdiği yolu ve gelen taleplerle ve müşteri memnuniyetiyle çok orantılı. Malesef işe çok yüzeysel bakanlar da var. Ama ben müşteri memnuniyetinin oluşması için çabalıyorum. Geçen gün birkaç vazo çiçek gitmişti bir firmaya. Akabinde orkidelerle ilgili bir sıkıntı oluşmuş. Gidip inceledik ki soğukta kalmışlar, hemen bakımını, ikamesini yapıp döndük ve sonra ben teşekkür telefonu aldım. İşte önemli olan bu vizyona sahip olabilmek, insanları mutlu edebilmek. 

Benzer bir vazoyu önceki postlarımda görmüşsünüzdür. Bir örnek gösterdim ve o tipte bir vazoyla nasıl bir tasarım hazırlayabileceğime dair hemen bir tüyo verdi sevgili Oğuzhan. 

İşte sonuç :) e ben bunu uygulamaz mıyım?

D: Dekorasyonda çiçeğin yeri ve konumlandırılması nasıl olmalı? Karşılamalı mı detaylarda mı yer almalı?

O.T: Benim için ilk karşılama çok önemli, o ilk anda ne gördüğün. Evlere tasarım yapacağım zaman, mutlaka bir keşif yaparım. İlk anda olması gereken ne ve nerede olmalı diye. Mesela en son İlkem Öztürk ile çalıştık, tasarım bitti belki 15 kere evden çıkıp tekrar girdim, o ilk etkiyi kontrol etmek için. Sonrasında da detaylara inerim, küçük dokunuşlar, minik vazolarda birkaç orkide, ters duran birkaç çiçek. 

Orkidelere nasıl ışık sağlamak gerektiği ile ilgili tüyolar alıyorum. Ortam yeterince aydınlık değilse yapay ışık da orkideleri canlı tutacaktır.

D: Bir davet sofrasında neden çiçek olmalı sizce?

O.T: Masada kullanılan nasıl bir örtü, servis takımı, şamdanlar varsa, benim için çiçek de böyle bir demirbaştır, olmazsa olmazdır. Görselliği destekler, sohbete sohbet katar, ruhumuza işler ve iştah da açar.

Mağazadan enfes bir köşe...

D: Önümüzdeki bahar ve yaz aylarında gelin buketlerinde favori çiçekler ne olacak?

O.T: Geçtiğimiz yılın favorisi şakayıktı ancak bana bu sene de o naifliği desteklemesi açısından kesinlikle şakayık olacak. Diğer bir alternatif de gala çiçeği olacak. Özellikle de mor, bordo tonlarında. En son TV spikeri Buket Aydın' ın gelin buketinde kullandık. Bir de tavsiyem gelin buketinde kullanılan çiçekler düğünün başka bir detayında kullanılmamalı, gelin çiçeği tek olmalı.




D: Çiçek tanzimiyle ilgili workshoplarınız olacak mı?

O.T: Olacak. Bunlarla ilgili talepler de geliyor zaten ancak. Farklı türde zevkler ve beklentiler var. Modern, rustik veya daha eskitme tasarımları beğenenler için 3 grup oluşturacağız ve workshoplar bu şekilde gerçekleşecek.







D: Ben de zaman zaman davet sofralarım için tanzim yapıyorum, benim yaptıklarımı yorumlayabilir misiniz?

O.T: Tabii, zevkle :)

"Kokinaları narla zenginleştirmek hoş olmuş, ben de bu yılbaşı için gerçek narların içine güller yerleştirmiştim" (yazının linki burada)

"Burada da çiçek seçimleri başarılı, breşya güzel seçim olmuş ama cam vazo çok uygun olmamış, modern kalmış, ayaklı eskitme tarz bir vazoyla daha uyumlu olurdu." (yazının linki burada)

"Hüsnüyusuf kullandığınızda vazonun altını yapraklarla kapatabilirsiniz." (yazının linki burada)

"İşte bu çok başarılı olmuş, kuru dallar ve yapraklarla." (yazının linki burada)

Ne dersiniz ByOğuzhan' dan fena not almadım sanki ;)


Ve gün sonunda bu kadar çiçek sohbetinin ardından sevgili Oğuzhan kocaman karışık çiçeklerden oluşan yukarıdaki buketi ev ödevi verdi. Hal böyle olunca bir sınav stresi sarmadı değil hani :) Eve gelince serdik hepsini ve yeni bilgiler ışığında eşimle aşağıda gördüğünüz kendi aranjmanlarımızı yaptık ve tam not aldık!... Hatta aranjmanlarda yer bulamayan artan okaliptüs dallarını da mutfak vazomuzda değerlendirdik.




Bu çok keyifli sohbet ve içten misafirperverliği için kendisine ve çekimdeki yardımları için asistanı Sinem hanıma sonsuz teşekkür ediyor ve workshoplarda görüşmek dileğiyle diyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...