osmanlı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
osmanlı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ağustos 2014 Cuma

Hamamlar Evlerde

Yaz tüm sıcaklığıyla kendini hissettirse de ağustosu da bitirdik sayılır artık... O yüzden yaz bitmeden evinde dekorasyon, tadilat işlerine girecekler için son günler.



Bu tadilatlardan biri de kışın kendinize mükemmel kaçış ve arınış anları yaratabileceğiniz ev hamamları olabilir. Aslında bu çok da büyük bir lüks değil, illa ki villa gibi kocaman bir eve de sahip olmanıza gerek yok. Eğer hamam sizin için bir olmazsa olmaz ise evinizin daha genişçe bir banyosunu mini bir hamama dönüştürebilirsiniz. 








Yenilikçi bir ruha sahipseniz bu tarz modern bir hamam da oldukça iddialı bir seçenek, evde düzenleyeceğiniz mini hamam partilerinde de misafirlerinizi bu çarpıcı tasarımla şaşırtabilirsiniz.


Göbek taşına yer kalmıyor olabilir ancak sadece ufak bir oturma alanı ve kurna koyarak gerekli ısıtma tesisatını devreye aldıktan sonra bu kadar bir alan bile yeterli.




Açıkçası evde hamam fikrine oldukça sıcak bakmaya başladım bir süredir. Uygun oda olduktan sonra vücuda harika bir terapi için en eşsiz seçenek. 


Siz tercih eder misiniz evinizde hamamı?

10 Mart 2014 Pazartesi

Marküteri Zerafeti

Marküteri de ne acaba? Çoğunuzun belki de ilk kez duyduğu bu terime ilk olarak antika konulu yazımda değinmiştim. 


1450 yılında İtalya' da marküteri atölyelerinin yaygınlaşmasıyla bu ahşap kakma sanatı dikkat çekmeye başladı. Aslında bir saray sanatı olarak bilinen marküteri zaman içinde Anadolu, İran ve Arabistan' a da yayıldı. Tabii Osmanlı da bu sanatı yoğun olarak kullanan ülkelerden biri olmuş. Hatta Fatih Sultan Mehmet' in bizzat yaptığı marküteri eserler bile mevcut.


Parke süslemeleriyle sınırlı kalmayarak pek çok mobilyada da uygulanmıştır.


20. yüzyılda pratik hayatın getirdikleri, marküteriyi hayatımızdan biraz uzaklaştırmıştır. Ancak ben onun bir klasik olduğunu düşünenlerdenim. Neden derseniz... Kapı, yer döşemesi, sehpa, konsol, masa, duvar ve tavan gibi ahşap kullanılan çoğu yere uygulanabilen bu sanatla mekanlara bambaşka bir hava katabilirsiniz. Mesela, aşağıda yer alan parkeye uygulanan marküteri tarzını her daim çok beğenmişimdir. 





Marküteri kapı da çok hoş bir detay.




Yataklı trenlerde bir dönem marküteri kullanımı oldukça yaygındı.


Bu trend kadınların olmazsa olmazı makyaj ve takı kutularında da sıkça kullanılmış.


Her şeyin bir alternatifi olduğu gibi bunun da var. Marküteri kullanmak isteyip evinizde çok modern bir dekorasyon hakimse de gözünüz korkmasın. Dokuları bozmadan harmanlayabilmek elinizde. Yukarıdaki konsol gibi daha modern çizgiler tercih edilirse evinize kolaylıkla uyum sağlayabilir.

Minimalist bir yatak odası bile sadece marküteri parke kaplamasıyla bir şahesere dönüşebilir ki odaya başka bir aksesuar bile eklemenize gerek kalmaz.

Ve bu da Londra' dan son derece çağdaş bir marküteri uygulaması. 

Günümüzde Fransa' da dekorasyonda hala sıkça marküteri kullanılsa da ülkemizde bunun bir kursu/okulu olmadığından uygulayıcı çok az sayıda usta kalmıştır. Bu tarz el sanatlarının yitip gitmesine engel olmak gerekir. Kurslar açılarak yeni nesil heveslendirilebilir. "Fazla antika" gözüyle bakılmadan modern uygulamalarıyla zenginleştirilerek değerli ve çok çok emek isteyen bu sanat yarınlara aktarılabilir.

Sizin yorumlarınızı merak ediyorum marküteri hakkında? Sevdiniz mi, klasik marküteri mi modern mi?

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Seviyoruz Seni Damask

Motifin kıvrımına, rengine, yoğunluğuna göre her akıma uyum sağlayabiliyor damask. Bazen maksimum alaturka, bazen Osmanlı sarayından bir parça, bazen Marie Antoinette' in odasından bir köşe. "Damask" isim kökeni Arapça olmasından dolayı sanırım hep biraz daha oryantal vurgular yapıyor, ama hep şık.  


Doğru mobilya ve yardımcı aksesuarlarla kombinlendiği sürece hoş bir ortam yaratamamanız imkansız! Vizon rengi duvar kağıdına pudra/bej tonlarında perde ve desenin renginde koltuklar ekleyince son derece zarif bir oda oluşmuş.

Banyonuz ister büyük olsun ister küçük, en azından bir duvarı kağıtla kaplamak (hele ki bu damask desen ise) banyoyu sadece "ziyaret amaçlı" bir mekan olmaktan çıkarıp :) estetiği olan bir mekana dönüştürecektir.


Perdede ya da döşemelik kumaşlardaki damaskı odanız için fazla iri ve karmaşık buluyorsanız bu mumluklar gibi ufak dekoratif detaylarda damasklı olanları tercih ederek şıklığınızı bütüne yansıtabilirsiniz.

Kraliyet nevresimlerinde uyur gibi bir his

Avangard bir yatak odasının olmazsa olmazıdır damask



Geniş alanlardan ziyade objelerde damask kullanmaktan yanaysanız işte size birkaç öneri.

Söz kutusu, mücevher kutusu, hediye koyabileceğiniz bir kutu.. Hangi amaca hizmet ederse etsin son derece zarif.
Fransız tarzının ağır bir yorumlaması. Şöminenin kolon detaylarına ve tavan işlemelerine ayrıca dikkatinizi çekerim. Damask desen çok iri bir modelinden kullanılmış olsa da oda bir hayli büyük olduğundan kötü durmuyor, salonun tamamıyla bütünlük sağlıyor.


Ruhum klasik ne yapalım!? Bu banyoya bayıldım mesela. Havlunun zerafetini mi yazayım, aynanınkini mi, duvarkağıdının şıklığını mı, bordür ve duvarın alt uygulamasını mı yoksa Velazquez' in Las Meninas' ındaki kızı andıran hoş tablonun dekorasyona uyumunu mu? Alsınlar bu banyoyu aynen benimkine uygulasınlar, o kadar yani :) Bir dipnot da ekleyeyim. Duvarın alt detaylarını genelde salon ve yatak odalarında uygulamaya meğilliyiz ama standardın dışına çıkıp bazen farklılık yaratmak lazım. Banyoda da çok kibar durmuş.


Huzur tonları. Mavinin her tonu, kadifenin yumuşaklığı, çizginin yalınlığı ve damaskın yaptığı son dokunuş! Enfes.
Siz yeter ki kullanmak isteyin, algılarınız açık olsun, her yerde bulabilirsiniz bu güzel not kağıtlarından.


Veee tabii artık zaten bildiğiniz üzere 1 eylüldeki çekilişte vereceğim fincan takımı da damasklı! ;) ( çekiliş detayları burada ) Son günler, kaçırmayın.

Yukarıdaki damask desenli dekorasyon örneklerinden siz hangisini/hangilerini daha çok beğendiniz? 

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Porselenden Hayatlar - Geçmişe Özlem

Geçen günkü yoğun programım ve sürprizli İstanbul trafiği nedeniyle ertelemek durumunda kaldığım NG Kütahya Seramik - Porselen - Turizm A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Sema Güral Sürmeli' nin Osmanlı görkemini porselenle buluşturduğu sergisini geç de olsa dün ziyaret edebildim. Kaçırsam çok aklımın kalacağını düşünüyordum ki gezdikten sonra bu fikrim doğrulandı.

Arnavutköy Nicol' de gerçekleşen bu sergide her biri el ile işlenmiş kaftanlar, armalar, nişanlar ve kılıçlar ile Osmanlı kültürüne ve yaşamına dokunan, tamamlanması 4 yıl süren toplam 2013 parça eser yer alıyor.   




Bu tarz vazolar deseni aynı olmasa bile mutlaka hep çift kullanılırmış.




Alamet ve nişan anlamındaki alm kökünden gelen alem yaratıcının varlığına dalalet eden ve onun bilinmesini sağlayan sembole denir. Ayrıca benim de çok beğendiğim bir aksesuardır. Türevlerini Kütahya Porselen ve benzeri mağazalarda bulabilirsiniz.




Türkan Şoray' a ithaf edilen ve kendisine de hediye edilen bu yemek takımı, kendisinin TRT' deki "Burası Osmanlı" adlı dizisinde giydiği bir kaftandan yola çıkılarak hazırlanmış. Bunun dışında da aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz yemek takımları bu sergiyle beraber Kütahya Porselen mağazalarında bulunabilecek. 




Osmanlı döneminde yöresel gelinler. Üst en soldaki 3 etek denilen giysiyi giymiş olan gelin Kütahya ve yöresine aitmiş. 




Yukarıda gördükleriniz saray gelinlerinin taç ve ayakkabı örneklemeleridir.

Dini İslam olan bir devletin saray yaşamında kullanılan dini objeler de mutlaka en kıymetlilerden en özenlilerdendi. Özellikle büyük porselen tespihi ve işçiliğini çok orijinal bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim.


Kavuklar! Padişahın olmazsa olmazları, metrelerce bezin sarılarak oluşturulduğu bu parçalar açıldığında giyenin kefeni olabilecek boyutlarda olurmuş bu da padişahlar için "her an ölmeye hazırım" anlamını taşırmış. 





Atlar ve binicilik savaşların en önemli kriterlerinden olunca onlara verilen önem de artıyor elbette.

Ve son olarak porselen yapımına ait ufak bir sergileme alanı oluşturulmuştu. Aşağıda gördüğünüz malzemeler porselenin hammaddeleri; bunlar karıştırılarak çiğ çamur haline getiriliyor. Sonrasında rötuşlanıp pişirilip sertleştiriliyor.





Boyalı pişirim evresi de tamamlandıktan sonra sıra dekorlama ve yaldızlama işlemlerine geliyor. Son halini almadan önce gördüğünüz kahverengili aşama som altının fırına girmeden önceki hali. Gördüğünüz sarı rengi alması ise diğer bir pişirme evresinden sonra gerçekleşiyor ve son olarak da değerli taşlarla süsleniyor.






Sergi sonunda genel içerik hakkında bilgi veren öyle bir katalog verildi ki katalogdan ziyade her daim saklanabilecek tam bir referans kitabı. Ayrica Sema Güral Sürmeli' nin bu koleksiyona özel tasarladığı kaftan desenli 2 kişilik fincan takımı hediye edildi. Benim kadar kaftan seven biri için harika bir tesadüf oldu :) Bu zarif armağan için tekrardan Kütahya Porselen' e teşekkür ediyorum. Markaların bu tarz kültürel mirasımıza sahip çıkan sergilerini ve projelerini her zaman desteklememiz gerektiğine inanıyorum.

Not: Ne yazık ki bugün serginin son günü, kaçırmak istemeyenler doğru Arnavutköy' e...

Sevgiler.. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...